Asa gurkantzele ta drome eş eğveno
İ katsimale etiliyen oloyera m…
Çıkmak istiyorum dolambaçlı yollardan
Her tarafım sis kaplıyken
Belki bilmediğim bir şeyi anlatacak olsaydım zorlanır ciddi araştırmalara koyulurdum. Fakat ben size biraz kendimden, biraz da sahipsiz bırakılmış bir dilden bahsedeceğim. Kendi anadilimden…
Hatırlayabildiğim kadarıyla, on bir-on iki yaşlarındaydım. Yine bir kış günüydü. Her kış yaptığı gibi; kar yine tüm yolları kapatmış, insanlara evde oturma fırsatı vermişti. Halam genelde bu gibi zamanları arkadaşlarıyla geçirir, sohbetlerinde sevda hikâyelerine yer vermeyi çok severdi. Ben de her defasında merak edip, onların sevdalık hikâyelerini dinlemeye bayılırdım. O gün de öyle oldu. Halam tam hikâyelerini anlatmaya başlamıştı ki; ruhum kıpır kıpır olmuş, kulaklarımı onları dinlemeye kilitlemiştim. Ancak halam, bazen benim pürdikkat onun hikâyelerini dinlediğimi fark ettiğinde, bana yönelik kibarca bir argo laf eder, beni uzaklaştırmaya çalışırdı. Bu yüzden, bu defa onu dinlemiyormuş, anlatacağı hikâyeler beni ilgilendirmiyormuş gibi davranıp, gözlerimi elimdeki elişine verip, ara sıra alttan altta halamı süzmeye devam ediyordum. Halam sevdiğinden bahsederken ki gülüşünü hiç unutamam. Bir ara, “Epats na fevume = Kız kaçacağız” dediğinde, halamın gözlerinin yanı başımızda yanan sobadaki köz gibi parladığını fark ettim. “Ağapum t’ enan t’ alo, mono as tsantzaşez to şoni na pame = birbirimizi seviyoruz, karlar biraz erisin, gideceğiz” dedi halam. Anlatırken, o anı yaşıyor gibiydi… Tabi ki bütün sohbetler Rumcaydı.
Nisan ve Mayıs aylarında sabaha merhaba demek, annemin “esku = kalk” demesiyle olurdu. Babaannem yıllardır çıktığı yaylanın bitmeyen özlemiyle “esku e pulim, esku erthen o yazbaşis na pame son parxari = kalk yavrum kalk yaz başı geldi, yaylaya gideceğiz” dediğinde, onun o tatlı telaşını izleyerek güne devam ederdim.. Nasıl da özlenesi günler.
Yayla hazırlıkları, tarla işleri, yonca kesimleri, mis gibi kokan kuymak ve tabi aklımdan çıkmayan mısır ekmeği ve yine Rumca türküler eşliğinde yaylaya çıkma vakti…
Kolonisan ta lalias, xtipay i kardiam çe latariz ipşi m…
Sesler yankılandı, kalbim tıklıyor ve ruhum kıpırdıyor…
Son kırk-elli yıldır, ekonomik yetmezlik yüzünden, imkânını bulanlar, köyünü ve ata toprağını yavaş yavaş terk edip büyük şehirlere yerleşmeye başlamışlar. Geç de olsa, şehir yolu bize de gözükmüştü. Babamın iyi bir iş bulup bizi de Trabzon’a alması benim dönüm noktam oldu. Köyümde duymaya alıştığım o sesler şehirde kaybolmuştu. Şehrin anlamsız sesleri, yabancı bir yerde yaşadığım hissine kapılmama neden olmaya yetiyordu. Fark etmeden olsa gerek, bana yabancı bir dünyanın içinde kendi varlığımı sorgulamaya başladım. Farklıydım ve farklı bir anadiline sahiptim. Bu farkı sorgulamamak mümkün mü?
Tabi ki çocukluğumdaki o dünya çok daha tatlıydı. Tüm dünyanın benimle aynı dili konuştuğunu zannediyordum. Büyüklerimden dinlemeye alıştığım sözler, halamdan aşırdığım sevdalık hikayeleri hep Rumcaydı ve bu yüzden bu dili, anadilimi çok sevmiştim. Yaşadığım realite bu yüzden üzücüydü. Yine de, ev içerisinde ve mahallede Rumca sesler duyuyor olmak beni biraz olsun rahatlatıyordu.
Şimdi ise üzülüyorum. Çünkü açıkça, görüyorum ki; Rumca konuşan çok az kişi kalmışız. Benim çocukluk anılarıma ve tüm duygularıma anlam veren anadilim, kültürümü yansıtan Romeikam, tarihin acımasız tokadını yemiş can çekişiyor…
Ne olursa olsun, binlerce yıllık bir yaşanmışlığa, geçmişinize, sizi şekillendiren kültürünüze, ana rahminden itibaren sizi siz eden anadilinize sırtınızı dönmeyin! Bence insan, geçmişinden, geçmişlerinden devraldığı mirası korumalı ve o mirası gelecek nesillere aktarmalıdır. Bu bir insanlık görevidir.
Exathen i ağapi m, exathan ta laliyas
Ato kruy sin kardia m, aplono ta şere m
Xantan stin katsimale…
Sevgilim de, sesler de yok oldu
Kalbime vuruyor, ellerimi uzatıyorum
Onlar da sisin içinde kayboluyorlar…
Romeikaya bir etkileşimin ürünü bir kültür diyebiliriz ama bir dil değil hele ki bir anadil asla..
Ei keiti mavra imeras kimse kalmadı artık rumca konuşan unutuyorum yavaş yavaş kalmadı konuşacak kimsem