Bahçemin duvarına büyük Türk Bayrağı ve büyük bir Atatürk portresi asmıştım. Onun resmini çekip facebook'ta mesajla paylaşmak için seyrettiğim filmi durdurdum ve fotoğrafı çekmek için evden çıkmaya hazırlandım. Kapıyı açtım, merdivenlerden aşağıya indim; giriş katının kapısı açıktı, merak ettim ve içeri girdim.
Ev sessizdi; çünkü babam ve annemim ölümünden sonra hiç kimse evde oturmamıştı, aynı şekliyle duruyordu. ‘Kapıyı rüzgâr açtı herhalde!’ dedim kendi kendime. Ancak o anda evi gezme isteği doğdu bende. Mutfağa girdim, yemek masasında oturdum; mutfak dolabına doğru baktım, gözüm orada duran rakı kadehine takıldı.
Babam her akşam iki üç kadeh içerdi ve bunu o kadar çabuk yapardı ki akşam yemeğini yiyene kadar içkisini bitirir, daha donra dizisini seyreder, diziden sonra da uyumaya giderdi. Yine bu akşamlardan birinde bana ‘İçer misin?’ dedi, Ben de kendime bir kadeh aldım ve içmeye başladık.
Bir gün sonra 29 Ekim'di. Babam bir kadehi içmişti, benim kadehim daha yarım olmamıştı. ‘Baba yarın Cumhuriyet Bayramı.’ dedim. O da ‘Evet, Cumhuriyet Bayramı; bugünün önemi Türkiye Cumhuriyeti'nde her yıl 29 Ekim günü Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanır. ' Kurtuluş Savaşı ulusal bağımsızlık yanında ulus egemenliğini de açık bir biçimde ortaya koyduğu için Padişah daha başından beri milliyetçilerin amansız düşmanı kesilmişti.’ dedi.
‘Düşman birlikleri ülkeyi terk etti etmesine de...’deyip devam etti; ‘Ancak Türkiye'nin içinde bulunan düşmanlar için Atatürk'ün ömrü yetmedi. İç düşmanlar için zamanı yoktu, ileride bunu daha rahat anlayacaksınız.’ dedi.
Bu lafın üzerine ben rakı kadehini bitirmeye karar verdim ve kalan rakıyı bir dikişte içtim. Ancak babam üçüncü kadehini bitirmiş, dizisini seyretmek için televizyon odasına gitmek için kalkmıştı. Daha bir şey diyemeden masada yalnız kalmıştım.
Önceden, fikre bağlı olarak siyaset yapılıyordu. Şimdi ekmeğe bağlı olarak yapılmaya başlandı. Yiyin, Türkiye'nin ekmeği bitene kadar yiyin, onurunuzu hiçe sayarak yiyin, zengin olma isteğinizi Türkiye'yi satana kadar yiyin.
Ancak başınızı yastığa koyduğunuzda şunu düşünün Büyük Taarruz’da savaşan askerlerin giyecek elbisesi, ayakkabısı ve yiyecek ekmekleri yoktu. Nesi vardı biliyor musunuz? Onurları ve vatan sevgisi...
Çıkar uğruna onurunu satan gelecekte fikir için değil yiyecek ekmeğinin hesabını yaparak siyaset yapanları Allaha havale ediyorum.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun. Bu uğurda ölenlerin mekanları cennet olsun