‘Dizilerin ticari başarıları, iyi diziler olduğunun ispatı olamaz ki. Sonuçta ülkemizin seçmen kitlesiyle, izleyici kitlesi aynı…’
Uzun zamandır yoğunluktan dolayı hashtag köşemizi boş bırakmak zorunda kalmıştım. Biraz sanat, biraz magazin dolu bomba gibi bir yazıyla sizi başbaşa bırakayım. Öyle ya, siyaset yazacak halimiz yok. (sesli gülüyorum). Mahalle yanıyor, biz saçımızı taramaya devam edelim…
Şaka bir yana, geçenlerde büyük final yapan Vatanım Sensin isimli diziyle ilgili serzenişlerde bulunmuştum. Bir eli cımbız, diğer eli de aynalı bir arkadaşım, ‘neden Cumhuriyetçi bir diziyi eleştiriyorsun’ diye sert çıkmıştı bana. Malumunuz olduğu gibi, bilinçaltı programlama, sinir dili programlama gibi konular uzmanlık alanıma girer. O nedenle TV dizilerinin ideolojik analizini çok güzel yapabildiğimi düşünüyorum. Analizi çok iyi şekilde yapıldığında Vatanım Sensin isimli dizinin de kendi içinde kafa kurcalatacak bazı sahneleri ve cümleleri olduğunu da görebilirsiniz. Fakat bu kez cidden işin şov kısmını konuşalım, kafamız dağılsın.
Vatanım Sensin final bölümü akışı; duygu sömürüsü ve açılış; power point ile hazırlanmış slayt gösterileri, duygu sömürüsü ve kapanış. Zaten ben Bergüzar Korel’in oyunculuğunu hiç beğenmem. Yine beğenmedim. Evet, dizi çok beğenildi, çok tuttu ama lastiği çok çekerseniz kendini verir, lülük süzük bir şey olur…
Gel gelelim Yasak Elma’ya. Fox TV’nin sezona ortadan giren, çok konuşulan ve sezon finali yapan dizisi… Bu dizi izleyiciye istediği entrika dozunu fazlasıyla veriyor. Başrol oyuncuları, üzülerek söylüyorum ki olmamış. Diziyi götüren Şevval Sam ve Talat Bulut’un usta oyunculukları. İtiraf ediyorum Şevval Sam’a aşık olmamak elde değil; kadın güzelleştikçe güzelleşmiş. Aman her tarafı botox zaten dediğinizi duyar gibiyim. Yahu millet artık kafesteki kuşuna (anlayana) botox yaptırıyor, yüzüne yaptırmayan mı kaldı. Şevval Sam çok güzel ve etkileyici bence… Diziye dönelim. Senaristler sevgili Melis Civelek ve Zeynep Soyata izleyicinin dikkatini çeksin diye ‘Alihan-Zeynep’ aşkı kurgulamış. Yanlış yapmışlar. Diziyi seyredenler o iki sevimsiz karakter için seyretmiyor ki, Ender Argun karakterinin macerasını ve Yıldız karakteriyle olan çekişmesini takip ediyorlar. Oyunculuklar çok kötü. Yıldız, Zeynep, Alihan karakterlerini canlandıran oyuncular (sanırım no-name kişiler, hiç tanımıyorum) hiç ama hiç olmamış. Son haftalarda diziye biri katılmış, Cem karakteriyle. Gerçek adı Gün Akıncı. Yeteneği tartışılır ama pek bir yakışıklı. Instagram hesabını da takip ettim, çok tatlı bir insana benziyor. Yolu bahtı açık olsun. Şayet Melis-Zeynep ikilisi senaryoyu ana hattına geri döndürmezlerse Yasak Elma da biter gider…
Sen Anlat Karadeniz isimli diziyi de çok eleştirdiğimi biliyorsunuz. Büyük ticari başarı elde etti. Osman Sınav’ı tebrik ederim. Yani o iki başrol oyuncusu ile nasıl bu kadar başarı elde ettiler anlamadım. Tahir ve Hayat karakterleri tam bir fiyasko. Öykü Gürman ise oyunculuk dehası çıktı. Teknik kısım, görüntüler, sesler, müzikler cidden harika. Sezar’ın hakkı Sezar’a… Dizide rol alan arkadaşlarım da varmış; ben bunu bir önceki yazımı yazdıktan sonra öğrendim. Diziyi ayarsızca sert eleştirdiğim ilk yazımı okuduktan sonra bana kızmışlardı. Ama ne yapayım yani, dizilerin ticari başarıları iyi diziler olduğunun ispatı olamaz ki. Sonuçta ülkemizin seçmen kitlesiyle, izleyici kitlesi aynı… Sen Anlat Karadeniz de sezonu bitirmiş. Yeni sezonda başarılar diliyoruz.
Ee, TV seyretmeyelim mi hiç? Dizilere bakmayalım mı? Tabii ki seyredin çok vaktiniz varsa. Ben de arada bakıyorum dizilere; ki sadece özetlerine yarım saat ayırmak tüm hikayeyi çözmenize yetiyor. Değerli okurlar, evet hayat çok kötü, yorucu, sıkıcı ve enerjinizi tüketiyor, biliyorum. Televizyon dizileri tek eğlencesi oluyor insanın. Tabii ki seyredelim, ama kararında. Çocuklara ve ergenlere asla dizi seyrettirmeyin. Kendiniz de az seyredin; TV’nin ya da dizilerin tutsağı olmayın, bağımlılığa dönüşmesine izin vermeyin ne olur. Kararında seyredin; sonra böyle dizilerin dedikodusunu yapalım, gülelim, geçelim. Kamu spotu yapmadan yazı yazamıyorum galiba. Bir sonraki yazımı daha bir magazinsel yazacağım, söz.
Sevgi ve Selamlarımla…