Vajina, üroloji biliminde memeli canlıların dişil üreme organına verilen isimdir. Hani bilmeyenler varsa kısaca tanımını yapayım istedim. Aslında sadece bir üreme organı olsa da yeryüzünde vajinaya büyük anlamlar yüklendi ve çekirdek hayattan toplum hayatına, toplum hayatından küresel ilişkilere kadar her şeyi etkileyen bir kavram haline geldi.
Hele de yaklaşık son iki yüzyıldır yapay vajina üretimiyle beraber, bir hayli vajinal bolluğa düştük insan ırkı olarak. Doğal ya da yapay vajinaya sahip her insan ‘kadın’ olarak tanımlanır. Kadın ve erkek anatomik olarak farklılıklara sahip olsa da son yıllarda unuttuğumuz bir gerçek vardır ki, kadın da erkek de insandır!
Gelgelelim ki dünyayı yöneten bazı oyun kurucular var ya, hani çok zengin ve sinsi ülkeler; işte bu ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda toplumsal karışıklık yaratmak adına bazı temel değerleri kullanırlar. Bir toplumda kutuplaşma yaratmaya en müsait farklılık ise cinsiyettir. Zaten doğuştan gelen ufak bir farklılıktır bu ama öyle büyük bir uçuruma dönüşür ki sonuçlarına inanamayız. Nasıl mı yapılır bu? Çok basit; bilinçaltı programlama dediğimiz bir yöntemle (ki biliyorsunuz bu konuda mastır tezi yazmış bir insanım). En yaygın kullanılan toplum mühendisliği aracı, bilinçaltı programlama yöntemi medyadır. Televizyon dizileri ve sosyal medya şuanda en çok kullanılan araçlardır.
Son yıllarda TV dizilerinin genel konusu: fakir kız İstanbul’un kenar bir mahallesinde yaşarken, nasıl oluyorsa Vaniköy’ deki yalısında oturan zengin çocuk bu kıza aşık olur ve onu elde etmek için türlü çile çeker. Sonuç; topluma katma değeri sıfır olan, üretmeyen, okumayan bu kız hoooop diye yalının hanımı olur. Vajinanın zaferi! Tabii buna zafer demek ne kadar uygunsa? Özetle genç kızların bilinçaltında yer eden olay bu, sen hiç birşey yapmasan da en değerli yatırım aracına sahipsin, onu kullan!
Bir de sosyal medya fenomenleri var. Sadece vajina sahibi olmanın yanında, biraz estetik, biraz bakımla beraber çok zengin adamların hayatına nikahsız olarak girip, onların paralarıyla o ada senin, bu yat benim diyerek gezip; yine topluma sıfır katkıyla, sadece asalak bir tüketici olmalarını maharet sayarak gözümüze sokan karakterler var. Ya da transseksüel olup, ne iş yaptığı belli olmadan, ünlü futbolcularla sevgili olup, uçaklarda ‘büzinıs kılas’ uçan fenomenler var.
Tüm bunların genç kızlarda yarattığı algı: vajinanı kullan! Erkeklerde yarattığı algı: vajina peşinde her şeyini harca! İnsanlık onurunu bu kadar ayaklar altına alan başka bir şey daha olabilir mi arkadaşlar?!
Peki, size çok ufak bir soru; çoğu canlı değerli mallarına ne yapar? Onları saklar! Köpekler kemiklerini gömer, maymunlar parlak taşları biriktirir ve saklar, kaplumbağalar yumurtalarını gömer vs. Eninde sonunda ilkel bir canlı olan insanın zihninde en değerli şey ‘vajina’ haline geldiğine göre, zaman içerisinde insan ne yapar? Onu saklamaya çalışır! Kadını toplumsal hayattan soyutlar! Örtülere, çarşaflara sokar. İşin en kötüsü de yukarıda anlattığım yöntemlerle beyni yıkanmış olan kadın, bunu seve seve kabul eder! Kendisine bir ticari ürün muamelesi yapıldığı gerçeğini asla göremez! Zamanla kadın ve erkek birbirinden iyice uzaklaşır, kadın evcil hayvan kıvamına getirilene değin bu kutuplaşma sürdürülür!
Değerli okurlar, toplumsal yaşamda kadın erkek diye kavramlar yoktur; insan vardır. Eğitimde kız öğrenci, erkek öğrenci yoktur, çocuk vardır! Vajina ve penis sadece üreme organıdır. İnsanın özünde aşk vardır, sevgi vardır. Ya da zamanında vardı, artık yok olmaya yüz mü tuttu? Kadınlar, erkekler, trans bireyler, eşcinseller vs, bunlar yalnızca sıfatlardır; herkes temelde insan değil midir? Cinsiyeti, tercihi ya da yönelimi ne olursa olsun, insan, onuru için yaşar. Yaşadığı topluma, kültüre, dünyaya katkı sağlamak, üretmek için yaşar!
Siz siz olun mesleksiz insanları örnek almayın. Daima okuyun, okutun ve sorgulayın. Kadınlar (doğuştan ya da trans kadınlar fark etmez), kafese konulacak evcil hayvan değildirler. Toplum yaşamında kadın erkek omuz omuza, insan olarak, insanca yaşamalı ve üretmelidir. Ancak bu şekilde insanlığın, doğanın ve dünyanın devamlılığını sağlayabiliriz.
Sevgi ve saygılarımla…