Dış ses anlatıyor Mezopotamya’yı, medeniyetlerin beşiği olduğundan bahsediyor. İnsanlık tarihinde ne kadar önemli bir yere sahip olduğuna, günümüz dünya kültürünün temellerinin orada atıldığına gönderme yapıyor. Çorak görünen ama sayısız medeniyeti doğurmuş toprakları görüyoruz o sırada ekranda. Babil Uygarlığından kalma olduğunu düşündüğüm antik bir geçit görünüyor. İşte o anda heyecanlanıyorum. Allah’ım, ne çok uygarlık barındırdı Mezopotamya, ne çok kültür yarattı, ne sırlar, ne derin bir tarih saklıyor bağrında, diye düşünürken silah sesleri duyuluyor! Mezopotamya’nın büyüleyici tarihi damarlarıma girmiş ve tüm bedenime yayılarak beni heyecanlandırırken duyduğum silah sesleriyle irkiliyorum. Bir grup terörist put oldukları gerekçesi ile Babil, Asur ya da Akad kalıntısı bu tarihi eserlere ateş ediyorlar! Yıkıyor, talan ediyorlar! İşte Mumya 2017 isimli film böyle başlıyor.
Devam eden sahnelerde Amerika’nın Irak çıkartmasını farklı bir pencereden irdelemiş yönetmen. Tabii filmin Amerikan yapımı olduğunu düşünürsek çok da objektif olmasını bekleyemeyiz. Aslına bakarsanız son yıllarda Amerikan yapımı filmlerde ciddi anlamda özeleştirel bir yaklaşımın benimsendiğini seziyorum ama Mumya 2017 için aynı şey pek söz konusu değil. Mezopotamya’nın günümüzde üzerinde sınırlar ile bölünmüş devletler tarafından kıymetinin bilinmediği ve bu nedenle de Amerika’nın bu kıymetlere sözüm ona sahip çıkma bahanesi ile girişimlerde bulunduğu mesajı, bir mumya hikayesi ile süslenip servis edilmiş. Yiyene afiyet olsun...
Henüz filmin ilk sahnesini izlediğimde bu yazının herbir satırını planlamıştım fakat sonrasında Bir Öykümüz Var programından da bir kuple eklemek istedim... Mezopotamya uygarlıklarını bilmemek, tanımamak hiçbir Türk gencine yakışmaz. Zira Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu medeniyetlerinin araştırılması konusunda çalışmalar yapmış, yaptırmıştır. Yakın tarih Anadolu kültürünün
temelini oluşturan mihenk taşı Mezopotamya’nın zengin kültürüdür inancındayım.
Peki seneler evvel TRT’de yayınlanmış olan Bir Öykümüz Var isimli programın Anadolu kültürü ile ne ilgisi var? İzah edeyim efendim. Programda yayınlanan öyküleri ara ara açar seyrederim (internet ortamında bulabildiğim bölümlerini). Türkan Şoray’ın sunumu ile izlediğim, ve her seferinde gözlerimi dolduran bir Işıl Özgentürk hikayesi vardır, ‘Önce Selam Ederim’ adında. Bu öykü yakın dönem Anadolu kültürünün bozulma nedenlerinden biri olan göç verme sorununu öyle güzel anlatır ki, okurken yahut dinlerken duygulanmamak elde değildir. Bir zamanlar Mezopotamya kültürü vardı; vardı ki bugün sahip olduğumuz çoğu değeri borçlu olduğumuz. Ve Anadolu kültürü vardı unutmaya, kaybetmeye yüz tuttuğumuz. Elinizde olan kıymetlerin değerini bilmediğinizde, sizden daha iyi kıymet bildiğini iddia edenler geliyor ve alıyor elinizden. Ben söylemiyorum bunu, Mumya 2017 filminin önermesi söylüyor. Ve ‘Önce Selam Ederim’ isimli öyküde, küçük Ali’nin ailesi gibi, daha çok para, musluğundan sıcak su akan apartman daireleri için yurdunu terkettiğinde, başkası çabucak dolduruyor senin yerini... Eh, kıssadan hisse...
Kendime bile karmaşık gelen, okkalı bir yazı yazdığım kanısındayım. Dilerim okurken sıkılmaz, sonunu getirir, ve ardından o elinizden düşmeyen telefonunuzu bir kere de araştırma yapmak için kullanarak, Bir Öykümüz Var programında küçük Ali’nin öyküsünü dinlersiniz.
#GökselAksel #Saygılarımla