Karadeniz’in incisi Trabzon! Bu şehri daha önce hiç ziyaret etmeyen insanlar için bir sürü anlam ifade eden bir cümle bu. Özellikle de coğrafi bölge olarak akla gelen ilk şeyler: yeşilliği ve denizi. Harika bir görsel şölen. Dağlardan görünen denizin muntazam güzelliği, sahilde gezinti yapabileceğiniz gezinti yerleri. Balığın cenneti Karadeniz’de denize sıfır balık restoranları, yaylalarında ki ahşap evleri, bir renk kartelası gibi sıralanmış ormanların görsel şöleni… Eğer bu şehre gelirken hayalinizdeki şey bunlarsa; açıkçası beklentiniz boşa çıkabilir. Tabi bir çöl memleketinden gelmiyorsanız. Maksadım kentin turizm gelirlerini baltalamak değil ama gerçekçi olmakta fayda var.
Her gün evime giderken geçtiğim Beşirli sahil yolunda yeni yapılan üst geçitleri görüyorum. Nasıl bir çirkinliktir o Allah aşkına? Canını benim kadar seven bir adam bile o üst geçitleri kullanmaktan imtina eder. Peşi sıra dizilmiş uzun basamaklar şeklinde yapılmış, bir demir yığını. Engelliler için tasarlanmış bu üst geçitlerin yapılış amacında ki mantık gerçekten takdire şayan. Lakin, bu görüntü kirliliğine sebep olmadan da bunu yapabilirdiniz. Belki tasarlayanların yoğunluktan akıllarına gelmemiştir ama ‘’Engelli asansörü’’ diye bir şey var.
Her zaman söylediğim bir şey var ‘’sahilini kullanamayan tek şehir Trabzon’dur sanırım.’’ Birkaç yıl önce düzenlenen sahil şeridi gördüğümde neden denizimizi katlettiler ki dedim. Madem ki bu katliama girdiniz, o halde insanların faydalanabileceği bir iki tesis yapsaydınız. Biraz önce de söylediğim gibi adam akıllı denizle iç içe bir balık restoranımız yok. Olanları da ortadan kaldırdık! Sayın yetkililer; örnek alabileceğimiz bir sürü sahil kenti var lütfen ziyaret edip, örnek alınız.
Peki ya şehrin en güzel seyir alanlarından biri olan Boztepe, oradan çıkıp şehri izlediğinizde gördüğünüz şey düzensiz yerleşmiş ve göz yoran bir şehirden başkası değil. Hadi şehir merkezi eski bir yerleşim alanı, ya yeni yerleşim alanlarına ne demeli? Boztepe’de bu kadar çok şehirleşmenin olması daha yakın bir tarihte başladı. Çok daha düzenli bir biçimde yapılabilirdi bu. Tamam ben mühendis falan değilim ama kör de değilim. Yeşillikleri kaldırıp yerine dikilen bu beton yığınları burayı bir çekim merkezi haline getirmeyecek.
Geçenlerde izlediğim bir Trabzon tanıtım filminde şehri tanıtmak için gösterilen yerlerin hepsi, tarihi Rum ve Osmanlı yapılarıydı. Bu da demek oluyor ki modern mimari adına çöplükten başka bir şey yapılmamış buraya. Meydan parkını bana örnek vermeyin sakın. Yeşilliğiyle övüne bir şehrin merkezini betonla döşemek övünülecek bir durum değil!
Örnek verilecek o kadar çok şey var ki. HES projeleri, usulsüz ve biçimsizce şehre tecavüz eden beton bloklar, denizi doldurmaktan ülke yüz ölçümünü değiştiren müdahaleler, itfaiye merkezinin hemen önüne yapılan ve yapım amacına uygun olmadığı için trafiği asla rahatlatmayan bir araç üst geçidi, dönüşümünü önümüzdeki 50 yıl boyunca tamamlayacak Çömlekçi projesi, yeni yapılan yolların ilk yağmurda yıkılması…
Ne anlatayım ben size bildiğinizi okumaktan vazgeçmeyecek bu şehri katletmeye devam edeceksiniz. Bari insanlara yeşil ve denizi vaat ederek kandırmayın…