Bilemezsiniz insanların kendi dünyalarında neler yaşadıklarını!
Herkesin iki hayatı vardır aslında. Başkalarının görebildiği, birde kendi içlerinde yaşadıkları. Bazılarımız iki dünyayı da gözler önüne serip aradaki perdeyi kaldırabilir. Ama bazılarımız kendi sırları içinde doğar, yaşar, acı çeker, ikileme düşer, her gün biraz daha yaralanır ve bu sırlarla birlikte ölür. İşte bu yüzden asla ön yargılı olmamak lazım. Candan Erçetin bir şarkısında şöyle diyor
- Çok mu kalender sandınız dert anlatmayınca!
Ne kadar güzel özetliyor aslında bir çoğumuzun durduk yere suskunluklarını, kalp çarpıntılarını, çok nadir de olsa rastladığınız göz yaşlarını.
Bazı insanların hayatına gıpta ederiz. Ne kadar güçlüler, hayata hep pozitif bakıyorlar, dünya yansa bir sap samanları yanmaz… gibi düşüncelerle belki de rol model seçiyoruz onları kendimize. Aslıda o iş öyle değil. Bazı insanları hiç birimiz tam anlamıyla anlayamayacağız.
Biriyle tanışmıştım. Kendini aşka tamamen kapattığını söylemişti bana. O an için (-hadi canım dedim. Bu nasıl mümkün olabilir?) Biraz daha kulak kabartınca, kuracak cümlem kalmadı. Hikayesini dinleyince, tam anlamıyla olamasa bile acısını hissettim. Ne zor hayatlar var dedim kendi kendime. Düşünsenize; hayat size sunduğu, en doğal ve en güçlü duygunuzu törpülemeniz gerektiğini emrediyor. Aşık olamazsın, el ele gezemezsin, öpemez, koklayamazsın, sen normal bir insan gibi olmazsın! Şöyle devam etti cümlelerine. O kadar çok acı çektim ki aşktan yana, birine gölümün kayacağını anladığım anda hayatımdan söküp atıyorum onu. Tekrar aynı şeyleri yaşayamam. Ne yapalım, eksik olsun hayatımda aşk, başka zenginliklerim var deyip kendimi kandırıyorum.
Hayatta her ne kadar hür irademizle hareket ettiğimizin söylersek söyleyelim, toplumun bize dayattığı kurallarla yaşamaya mahkum köleleriz aslında. Özellikle de bizim gibi gelenek, görenek, örf ve adetlerine bağlı bir millette boynumuzda ki tasma daha da sıkı oluyor. Benim çocuğum öyle yapmaz, sen kendine nasıl yakıştırdın bunu? Bak milletin çocuğuna, bu ilişkiye asla izin veremeyiz, töremizde bunun karşılığını ölümdür! Ne kadar özgür olabilirsiniz cehaletin içinde?Aşık olmak için bile toplumun düşünceleri sizi engelliyorsa, özgür değilsiniz demektir.
Hayatta çok başarılı olabilirsiniz, iyi bir iş sahibi, iyi kazanan bir işiniz olabilir. Ama bunlar yalnızca ‘’aslında kendiniz olan kişiyi’’ bilinçaltınızda derinlerde saklamanıza yardımcı olur. İnsanları eleştirmeyi bırakıp biraz kendimize baksak belki de hem kendimiz için, hem de başkaları için çok daha keyifli bir hayat oluştururduk.
Yine bir film repliğiyle tamamlamak da fayda var yazıyı
-sana bir şey anlatacağım ama sakin beni yargılama.
-ben asla yargılamam
-hepimiz yargılarız, bu insanların kişisel hobisidir!