Hepimiz dünyaya bir sebepten geldik. Ama yaşarken birbirinden farklı sebeplerle var oluyor, varlığımızı korumaya devam ediyoruz. En azından çabalıyoruz. Bunları yaparken etrafımızda yığınla insan oluyor. Her birine farklı sıfatlar veriyoruz. Anne, baba, kardeş, arkadaş, sevgili ve ‘’DOST’’
Hayatınız boyunca yaptığınız işleri eleştiren insanlar olacaktır. Hayatınız boyunca çevrenizdeki insanları eleştirenler olacaktır, hatta âşık olduğunuz insanları dahi. Bu eleştiri olayını biraz daha derinlere indirirsek, kıyafetinizi, yediğiniz yemeği, dökülen saçınızı, aldığınız kiloları eleştiren insanlar olacaktır. Bunları kafanıza takıp hayatınızı daha da zorlaştırmak elinizde. Ama bunun yanı sıra görmezden gelmek de elinizde. Belli bir yaşa ve yaşanmışlığa geldiğinizde görmezden gelme konusunda ekstra yeteneğe sahip oluyorsunuz.
Sadece başkalarını suçlamak işin en kolay kısmı. Elbette bizimde yaptığımız eleştiriler var. Bir film repliğinde dediği gibi ‘’hepimiz eleştiririz bu bizim kişisel hobimiz.’’ Bazen bu eleştirilerin dozu her iki taraf içinde ağır olabilir. Altın vuruş yapabilecek güçte bir hareket bütün ilişkiyi mahvedebilir. İnsanların en büyük ortak özelliklerinden biri de herkesin kendini haklı görmesidir. Bazen olaylardan kurtulmak için senaryoyu kıçından okumaya başladığınızda ilişkilerinizde ki karmaşa çevrenizdeki insanların size bakışlarını değiştirdiği gibi, onları kendinizden uzaklaştırmanıza da sebep olacaktır. Sözün özü her zaman haklı olamazsınız özür dilemeyi de bilin.
İlk paragrafta bir sürü sıfatı ardı arkasına yazdım. Sadece bir tanesi büyük harflerle yazıldı. DOST. İnatla büyük harflerle yazmaya devam edeceğim. Çünkü gerçekten bunu hak ediyor. Hayatım boyunca insana yatırım yaptım. Birçoğunda kazandım. Ama beni şaşırtanlar en çok yaralayanlar oldu aynı zamanda. Olsun, onlardan da öğrendiğim şeyler var. İlişkileri sağlam olan insanların çevrelerinin kalabalık olduğunu düşünürüm hep. Yapılan yanlışları görüp, çürük yumurtaları eleyip daha sağlıklı olanlarla yollarına devam ederler. Yaşadıkları olaylarla da aralarındaki ilişkiyi daha sağlam kılarlar. Onlar birbirlerini eleştirmezler, asla problemlerini başkalarıyla çözmeye çalışmazlar. Çünkü bilirler ki yalnızca birbirlerine sahip oldukları sürece aralarındaki bağ güçlenir.
Çevremde dost diyebileceğim bir sürü insan var. Daha geçen hafta sırf şımarık bir anımda ‘’doğum günümde sizi yanımda istiyorum’’ dedim diye Trabzon’dan Ankara’ya yanıma gelen 5 arkadaşım vardı. Ankara’da kendimi bana daha güvende hissettirmek için kendi önceliklerinden vazgeçen DOST’larım var. Sırf aramızdaki yaşanmışlıklara değer verdiği için, ne kadar zaman geçerse geçsin daha dün ayrılmışız gibi birbirimize sarıldığımız DOST’larım var.
Ama içlerinden bir tanesi elbette en özel olanı. Uzun zamandır birbirimize sırtımızı dayayıp birçok zorluğun üstesinden geldik. Bugün bu hayatı yaşıyorsam ondan aldığım tavsiyelerin yeri çok büyük. Beraber attığımız kahkahaların sayısı çok şükür göz yaşlarımızdan daha fazla. Yaptığımız seyahatler hep muhteşemdi. Hasta olup alnımızdaki terleri silerken, yalnız hissettiğimiz gecelerde birbirimize sahip olmanın verdiği gücü bilip ona, o güce sarılıp uyuduk. Bizi çevremizde yeni tanıyanlar, hatta bir biçimde aramızdaki samimiyeti ve sağlam dostluğu duyanlar bize tek bir isimle seslenir; Ahretlik! Biz birimizde uzun zamandır aynı sıfatla seslendik Ahretlik. Bu herkese veremeyeceğiniz bir söz. Bu yazı annemden sonra birine özel olarak yazdığım ikinci yazıdır. Ve o özel kişiyi birçoğunuz tanıyorsunuz. Şener Mayda. Onun için birkaç özel cümleyle yazımı tamamlamak istiyorum.
Sevgili ahretlik varlığın ve paha biçilemez dostluğun için çok teşekkür ederim. Benim her zaman akıl hocam ve aynı anadan doğmamış olsak da hep kardeşim olarak kalacaksın. Biliyorum ki hiçbir insan ya da olay bizim aramızdaki o sağlam bağı olumsuz etkileyemeyecek, yalnızca bizi daha da güçlü kılacak. Uzak olsak da hep yan yanayız ve bunu yalnızca biz bilmiyoruz bunu bizi tanıyan herkes biliyor. İyi ki varsın ve iyi ki doğdun. Koca bir ömrü beraber geçirmemiz dileğiyle, mutlu yıllar.