Doğduğumuz günden beri çevremizde hep birileri olmuştur. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz zamanla arkadaşlarımız, sevgilimiz, eşimiz, çocuklarımız vs. Bir dolu insanla bir dolu hatıra... Bazıları iyi, bazıları kötü. Ama her ne olursa olsun; yaşanmışlıklar bizi olgunlaştıran en önemli etkenler. Hepimiz aile ve akrabalara sahibiz, ama ya saydığım diğerlerine? Bir film repliğinde şöyle diyordu.
-Hey! Dostluklar öyle durduğu yerde 40 yıl sürmez, yatırım yapmalısın.
Çok doğru değil mi? Hayatımızı idame ettirmek için işimize yatırım yapıyorsak pekâlâ ilişkilerimizde de bunu yapmalıyız. Çünkü kıymet verdiğiniz birilerini bulabilmek çok zor. Ve bunu bulduğunuzda, elinizde tutması çok daha zor! Peki o zaman nedir kendimize olan bu aptal özgüvenin sebebi? Karşınıza çıkan kişinin size verdiği değerin sonsuza dek karşılıksız şekilde devam edeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü o kişi anneniz değil! Ne kadar saf olursa olsun, asla sizi karşılıksız sevmeyecek. Mesafeler ve özlemler karşılıklı adımlar atılarak çok daha kısa sürede ortadan kalkıyor elbette. Eğer yalnızca karşınızdakinin size doğru koşmasını beklerseniz büyük bir hata yaparsınız. Yorulduğunda buna değmeyeceğini düşünüp durabilir, en kötüsü de geri dönüp kavuşma ihtimalini ortadan tamamen kaldırabilir.
Hepimizin kendini yalnız hissettiği zamanlar olur, bazılarımız bunu çok daha yoğun hisseder. Bu his genellikle melankolik bir yaşanmışlığın sonrasında duyulan bir Sezen Aksu şarkısının ardından ağır basar ve anlık bir depresyonla debelenmenize sebep olur. Sabah uyandığınızda mutlaka sevdiğiniz birinden bir günaydın mesajı alır ve tüm yalnızlığınızı geride bırakır hatta hatırlamazsınız bile. Bazen de kişinin kendini tüm kargaşadan soyutlayıp, yalnız kalmak istemesinden dolayı süresini kendisinin belirleyeceği kontrollü bir yalnızlık yaşar. Bu saydığım iki durum da tehlikesizdir ama bir de hayatınızı mahvedecek bir biçimi var.
İnsan oğlu beşeridir. Nefsi ve hırslarıyla kendini sokabileceği maalesef çok acınası haller olabilir. Gördüğü sevginin karşında tükenmeyeceğini düşünerek israf etmesi akan bir nehrin kurumayacağını düşünmek kadar yanlıştır. Almadan vermek Allah'a mahsus. Bu yüzden biraz önce de dediğim gibi, karşılıklı adım atmak lazım. Ve şu da unutulmamalıdır ki sevmek için hiç bir zaman geç değildir. Elbette yalnızlıktan korkup her önümüze gelene de sarılmamak lazım. Davul bile dengi dengine. Yaşadıklarımdan edindiğim en önemli tecrübe şudur. İnsanların büyük çoğunluğu güvenip yalnızlıklarını koşulsuz paylaşacakları kişilere, kendi akranlarından sahip oluyorlar. Çocukluk hepimizin içinde var lakin hayat bir oyun değil. Güven çok önemli bir duygu, çok zor inşa ettiğiniz bir duvar, lakin tek çakıl taşının çekilmesiyle bile yerle bir olabilir. Bunun için yalnızlığınızı kime teslim edeceğinizi iyi tahlil edin. Bir insan yukarıda yazdıklarımı uygulayıp yine de yalnızlıktan dert yanıyorsa sorunu yalnızca kendine aramalıdır. Ego ve hırslarınız sizin başınızı okşayıp göz yaşlarınızı silmez.
Unutmayın koca bir yalnızlık çekmek için çok kısa bir hayatımız var, o hayata geç kalmayın...