İnsanların genellikle kurdukları hayallerinde, hayatlarını derinden değiştiren en büyüğü elbette ki evlilik. Evlilikle alakalı düşüncelerimi daha önceden okumuştunuz.
Bu sefer evliyseniz ve bir çocuk sahibiyseniz bununla alakalı birkaç konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Evliliğin kutsallığı takdir edersiniz ki son yıllarda git gide değer kaybediyor.
Değişen yaşam tarzları, geleneksel evlilik düzenini de etkiliyor elbette.
Kadın ve erkeğin eşit şartlarda ekonomik özgürlüklerinin olması, insanların artık özgürlüklerine ve rahatlarına çok daha hızlı ulaşabilmeleri, tamah etme duygusunu ortadan kaldırıyor.
Belki bir çoğumuz gaz kuyruklarında beklemedik.
Ülkemizde yaşam şartlarının çok daha zor olduğu, darbelerin gölgesinde kıt kanaat geçinmeye çalışan anne ve babalardan biri de olmadık.
Ama şunu biliyoruz ki o zorluklara rağmen 40 yıl, 50 yıl süren evlilikler ve yetiştirdiği muhteşem nesiller vardı. Artık etrafımıza baktığımızda, süper lüks dairelerinde oturan, karı, kocanın her birinin kendilerine ait arabaları olan, ellerindeki cep telefonlarının değerinin bir çok ailenin birkaç aylık geliri kadar fiyatı olan, çocuklarını özel okullarda okutup, bir sürü eğitim şansı sunan…
ailelerle dolup taşıyor. İşte problem ve ya terslik belki de tam da buradan başlıyor.
Yeni yetişen nesil ailesinden o kadar uzak büyüyor ki yeni bir aile kurmaktan korkması ve ya kurduğu ailede gördüğü, ilk sıkıntıda anlaşmayı bozmaktan çekinmemesi belki de bu yüzden!
Sevgili ebeveynler!
En son ne zaman çocuğunuzun gerçekten iyi olup olmadığını sordunuz?
Bahsettiğim şey okul sınavları, harçlığının olup olmaması, yeni bir cep telefonu isteyip istememesi değil.
Yani gerçekten ‘’İyi misin?’’ diye bir soru yönelttiniz mi çocuğunuza?
Yakın zamanda etrafımda ergenlik dönemi içinde olan çocuklarla onlara belli etmeden ailelerinde ki yaşantılarının nasıl olduğunu sordum ve bir genelleme yapınca anladım ki; artık aileler sadece aynı çatıyı paylaşan ama birbiriyle gerçek bir iletişim kuramayan bireyler haline gelmiş.
Bu gerçekten acı verici bir durum.
Çocuklarının sıkıntıları hakkında en ufak bir fikre sahip olmayan kişilerin ne gibi bir özrü olabilir?
Benim kabul edeceğim bir özür yok açıkçası.
Peki çocukları onlarla konuşmayı denediğinde onları anlamak için çaba sarf etmeyen ailelere ne demeli!
Çocuklarınız size bir sıkıntısını anlattıklarında, sizden duymak istedikleri cümleler; ‘’Bunu mu kafana takıyorsun, senin yaşında senin yerinde olmak isteyen kaç kişi var, kaç yaşına geldin hala çocuk çocuk işler yapıyorsun, bak el alemin çocukları ne kadar başarılı, çok işim var git başımdan!’’ değil.
Çocuklarını ailesi tarafından önemsenmek, onların da birer birey olduğunu anlamanızı istiyor. Çocuklarınız geleceğiniz için bir yatırım değil, sizin evlatlarınızdır.
Elbette ki aile olmanın getirdiği çok önemli sorumluluklar var ve bunlar bazen çok ağır gelebilir. Bir sürü ödeme, bir sürü sorumluluk, zamanın yetersizliği, ekonomik yetersizlikler vs. bunlar altından kalkılması çok zor şeyler kabul ediyorum. Ama bunların hepsinin ağırlığını taşımanızın tek bir sebebi var.
Gözlerine baktığınızda dünyanın en büyük zenginliği ve güzelliğine sahip olduğunuz hissini veren çocuklarınız.
Lütfen onları oldukları gibi kabul edin.
İlle de bir doktor, öğretmen, mühendis olmak zorunda değil, oğlunuz futbol yerine dansı da sevebilir, kızınız uzun saç yerine, kısa saç da sevebilir.
Bunlar zamanla zaten doğru olan şekli alacaktır. Yeter ki onlara korumacı aynı zamanda özgür olabilecekleri bir aile verin.
Dünyaya getirdiğiniz çocuklar birer birey onları anlamak için daha fazla zaman harcayın.
Çünkü; bu dünyada çocuklarınızı yetiştirmekten daha büyük kazanç sağlayacak başka hiç bir işiniz yok.