Bir ülke düşünün ki; içinde tahmin edemeyeceğiniz kadar farklı milleti ve ruhu barındırsın.
Bir ülke düşünün ki; içinde doğanın tüm renklerini en güzel ve en göz alıcı şekliyle sunsun.
Bir ülke düşünün ki, tarlasından plazasına kadar herkes aynı ezanı duysun, aynı çan sesine saygı göstersin.
32 yaşıma girdim. Birçok yerini gördüğüm ülkemde, zaman zaman kötü yüzlere ve ruhlara çarptım. Ama hiçbir zaman genelin gösterdiği iyiliğin üzerini örtemediler. Bir Pazar yerinde kaybolan bir çocuğun annesini bulmak için, tüm pazar ahalisinin seferber olacağı başka bir ülke biliyor musunuz?
Sırf fakire yardım edecek gücü olmadığı için, elindeki son parasıyla çocuklarına aldığı 2 kilo portakalı gizleyerek evine götüren babaların olduğu bir yer burası.
Evindeki son undan yaptığı gözlemeyi komşuyla ‘’çok yapmışım size de getirdim’’ diyen annelerin ülkesi burası.
Vatan toprağı, kutsaldır her şeyin üstündedir diyerek, abilerinin ellerine kınalar yakarak asker ocağına uğurlayan kız kardeşlerin yurdudur burası.
Alnından öperken, gözünden bir damla yaş dökülen, beline kırmızı kuşağı bağlayıp, dualar eden abilerin yurdudur burası.
Bu ülkenin bir ağacı için milyonların sesinin aynı çıktığı bir milletin, bütünlüğüne nasıl sahip çıkabileceğini tahmin edebiliyor musunuz?
Azınlıkların ayrışması neden?
Ben Karadenizliyim bizim oralarda Rumca bilip Türkçe konuşamayan büyüklerimiz vardır. Ama bu bize bir ayrımcılık sebebi olarak görünmediği gibi, Rumca konuşan kimse de kendini eksik ve haklarından yoksun hissetmedi. Lazca türküler söylerken dediklerini anlamadan kendimi horon halkasında bulduğum çok olmuştur ama kendimi bir yabancı gibi hissetmedim.
Askerde en sevdiğim arkadaşım Arap asıllıydı ama hiç bu mevzuyu konuşmadık, zira bir mevzu değildi. Kürtçe konuşan bir arkadaşım daha vardı, Türkçe bilmezdi ama o bize, biz ona ayak uydurduk ve şimdi bu satırları yazarken birlikte ne kadar çok kahkaha attığımız geldi aklıma. Bunları elbette vatan savunması için bir araya geldiğimiz Peygamber ocağında yaptık.
Ben IHL mezunu, ailesi çok mutaassıp bir ailede yetiştim. Ama birçok Yahudi, Hıristiyan hatta Ateist arkadaşım var. Bununla alakalı hiç sorun yaşamadık. Bana bunun tuhaf ve yanlış olduğunu söyleyen cahil insanlara gurur duyduğum ecdadımın bir sözüyle cevap veriyorum İnsanlara
” Dinin nedir? Namaz kılıyor musun? Oruç tutuyor musun? ” gibi Allah’ın soracağı soruları sormayın! İnsanlara : ” Aç mısınız? Bir şeye ihtiyacınız var mıdır? Bir sorunun var mı? ” gibi kulun kula soracağı sorun. Fatih Sultan Mehmet HAN
Şimdilerde tek çakıl taşına kurban olabileceğim ülkemde bir referandum telaşı var. İnsanlar fikir olarak ayrışıyorlar ki bu çok normal. Demokrasiler böyle işler. Ama unutmayın bu referandumun sonucu her ne olursa olsun 17 Nisan’dan sonra yine hayatımıza devam edeceğiz. Komşularımız, arkadaşlarımız, ailelerimiz değişmeyecek. Tamiri zor hatta imkânsız yaralar açmaktan kaçınmak lazım. Size göre en makul ve doğru seçimi yapın ve hakkınızı sandıktaki gücünüzle kullanın. Bu millet Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri birçok seçim gördü ama her zaman komşusuna gözleme ikram edip, pazardaki kaybolan çocuğa sahip çıktı bunu unutma.
Son olarak yine gururla, saygıyla ve özlemle andığım bir ecdadımın sözüyle bitirmek istiyorum.
Ne mutlu Türküm diyene.
Saygılar.