“Sosyal” kelimesini son dönemlerde çok önemsiyorum.
Bu kadar çok anlam taşıyan ama bu kadar çok anlamını yitiren başka bir kelime olamaz herhalde…
“Sosyal olma hali” kimilerine göre ulaşılmaz ve özenilecek bir durum, kimileri için sıradan bir yaşam şekli, kimileri için ise fişleme bile gerektirebilir.
“Sosyal medya” ile “sosyal olma hali” de birbirine girmiş vaziyette.
Sosyal olmayı, sosyal medyada paylaşım yapmaktan ibaret zanneden bir zihniyet oluşmuş.
Yani sosyal medyayı- sosyallik olarak kabul eden ve düşman kesilen de önemli bir kesim var.
Günümüzün siyasi konjonktüründe de “sosyal olma hali”nin “suç” sayıldığını söylemek mümkün.
Sosyal olmayı kabullenmeyen ve sosyal olma halini facebook’ta, twitter’da, ınstagram’da paylaşım yapmaya indirgeyen bu anlayış müthiş bir baskı oluşturuyor.
Ülke meseleleri, dünya meseleleri ya da sosyal mesaj içerikli cümleler kuruyorsanız problem yok ama kişisel, özel hayatınızla ilgili paylaşımlarınız bu kesim tarafından “Tü kaka” ilan ediliyor.
Hatta ve hatta aklınıza gelmeyecek yakıştırmalar karşısında kalıyorsunuz.
Özel hayatınızla ilgili ibadet fotoğraflarınızı paylaşmanız mubah sayılıyor. Farkındaysanız son yıllarda hacca gitmek moda oldu. Evet… Hacca gitmenin de “moda” olduğu bir dönemdeyiz. Bu zihniyetin ürünüdür bunlar. Ama yanılıp da özel hayatınıza dair herhangi bir anınızı paylaşmayın maazallah bir anda “sosyal” oluveriyorsunuz…
Önümüzde önemli bir seçim var.
“Sosyal Medya” siyasiler açısından çok önemli bir tanıtım kaynağı...
Millekvekili olmak isteyen aday adaylarının profillerini şöyle bir takip edin ne demek istediğimi aslında çok daha rahat anlayacaksınız. Öyle bir görünmez bir baskı var ki hayata dair en ufak bir etkinliklerini dahi bir bilince yaslamak istediklerini göreceksiniz.
“Hac in cafe de çay içmek out…” durumun özeti bu aslında.
Daha doğrusu; “Hacca gittik çok güzeldi”, “Cafede oturuyoruz ama boş değiliz siyaset konuşuyoruz” görüntüsü…
Sahilde yürüyüş yapan aday adayı “Sosyal” ilan ediliyor o derece.
“Bu çok sosyal bundan aday olmaz” deniliyor.
AK Parti İl Başkanı Haydar Revi hafta sonu bahçesinde otları biçtiği fotoğrafını
“Yoğun programlarımızın arasında bir pazar gününü böyle geçirmek paha biçilemez bir nimet Rabbime şükürler olsun...” diyerek paylaşıyor.
Yani “Bahçemin otlarını biçiyorum” dese sanki “Başkan’a bak ohhh keyif yapıyor” diyecekler…
Şaka değil, bunlar gerçek!
Biz bir şeyleri unuttuk!
İnsan olmayı, insan olmanın gerekliklerini ve bunların doğal olduğunu unuttuk.
Gülmeyi unuttuk.
Sevmeyi unuttuk.
Biz saygı göstermeyi unuttuk.
İbadetin gizli yapılacağını da unuttuk.
Sosyal olmanın kötü değil iyi bir şey olduğunu unuttuk.
Sosyal olmanın ne olduğunu da unuttuk.
Bugün hepimizin neredeyse esiri olduğumuz “sosyal medya” aslında bizi “asosyal”, “iletişim yoksunu” birer “robot insan” haline sokuyor. Yarattığımız kimliklere bürünme hallerimiz hepimizi birer ruh hastası yapıyor. Olaya bu boyutuyla bakarsak asıl tehlikenin bu olduğu üzerinde dururuz.