Sümela’nın Şifresi, Moskova’nın Şifresi derken Oflu Hoca’nın Şifresi ile birlikte Yönetmen Adem Kılıç Trabzon filmlerini üçlemiş oldu.
Diğer iki filmin galası Trabzon’da yapılmıştı.
Bu kez gala İstanbul’daydı.
Burada amaç İstanbul’da Trabzonluları buluşturup Trabzon’un ağırlığını göstermekti.
Gala bir alışveriş merkezinin sinema katında gerçekleştirildi.
Spor, siyaset dünyasından birçok isim vardı, Trabzonlu işadamları da katılım sağladı, ulusal medyanın magazin servislerinin hemen hepsi oradaydı.
Film oyuncuları halkla buluştu, imza dağıttı.
Trabzon hem filmle hem de katılımla bir kez daha İstanbul’da gövde gösterisi yapmış oldu.
Ahmet Kural’ın yokluğu biraz tepki toplasa da Trabzonlular Ahmet Kural’ın yokluğuyla ilgilenmedi.
Hemşerilerimiz daha çok İstanbul’da buluşmanın verdiği heyecanla hem spor hem de siyaset kulisleri yaptılar.
Güzel bir organizasyondu, elbette daha iyisi olabilirdi ama bu tür organizasyonların iyi veya kötü olması ile değil, olup olmamasıyla ilgilenmeliyiz.
“Yaptım, oldu” çok basit iki kelimedir ama dev bir şirketin reklam sloganıdır…
Bence Adem Kılıç ve ekibi de yaptı, oldu…
Gelelim Oflu Hoca’nın Şifresi filmine…
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Basın İlan Kurumu Müdürü Mehmet Atalay, Yılmaz Vural, Giray Bulak, Ogün Temizkanoğlu ve daha birçok ünlü ismin bulunduğu, film oyuncularının, yönetmeninin yer aldığı salonunda filmi izledik.
Yani hatayı baştan yaptık.
Önüm, arkam, sağım, solum protokol olduğu için film boyunca bildiğiniz işkence çektim.
Aslında herkeste aynı sıkıntı oluştu.
Öyle espriler vardı ki gülsen bir türlü gülmesen bir türlü…
Size tavsiyem bu filme annenizle, babanızla, çoluğunuzla, çocuğunuzla yani yanında rahat edemeyeceğiniz hiç kimseyle gitmeyin, en yakın arkadaşınızla gidin…
Şu kadarını söylemeliyim ki; bu filmi televizyonda yayınlatsanız baştan sona biplemeniz gerekir…
Film aşağı yukarı 10 dakika sürer.
Şimdi kalkıp “küfürsüz komedi veya küfürlü komedi” edebiyatı yapmayacağım.
Savunmak ya da eleştirmek de istemiyorum.
Adamlar yaptı, oldu mu bence oldu…
Sadece şunu diyebilirim ki; bu filmin tanıtımı “Trabzon’un reklamını yapıyoruz” şeklinde olmamalı.
Eğer bu filmi Trabzon’un aynası gibi yansıtmaya kalkarsalar hata yapmış olurlar.
Çünkü “Sırf kuymağı veya Trabzon ekmeğini göstermek için bu kadar küfre veya belaltı esprilere ihtiyaç yok” gibi eleştiriler gelir, altından kalkamazlar.
O nedenle kendi çapında bir komedi filmi olarak değerlendirilip yapılan işi abartmamakta fayda var.
Zaten amaç gülmek değil mi?
Biz Trabzonlular kendisine gülen ender bir milletiz.
O yüzden Temeller var, Fadime var, Dursun var ve o yüzden Oflu Hocalar var…