Şehrin ana arteri Kahramanmaraş Caddesi trafiğe kapatıldı.
Gazipaşa Caddesi çift yönlü olarak trafiğe açıldı.
Dolmuş güzergahları yeniden belirlendi.
Maraş Caddesi’nin önemli bir bölümünde Haziran ayında bitirilmek üzere yeniden bir düzenleme yapılıyor. Şuanda ortalık karışık, yeni sisteme alışma süreci var…
Vatandaş nereden nereye gideceğini anlamaya çalışıyor…
Bu alışma süreci, yap-boz şehri Trabzon için çok uzun sürmeyecektir.
Maraş Caddesi’nin kapatılmasının trafik sıkışıklığını arttıracağı yönünde eleştiriler var.
“Maraş Caddesi Trabzon trafiğini ne ölçüde rahatlatıyordu ki?” diye sormadan edemiyor insan.
Trabzon insanının dolmuştan istediği yerde inme konforundan başka Maraş Caddesi’ndeki trafik neyi kolaylaştırıyordu?
Kanuni Bulvarı’nın dahi yeterli olmayacağı öngörülen Trabzon trafiğine Maraş Caddesi’nin kapatılması ne kadar yük olabilir ki? Bu sebeple zaten şehrin Güney Çevre Yolu ısrarı sürüyor…
Uzunsokak kapatıldığında da benzer eleştiriler vardı.
Ama zaman geçti ne oldu “CHP’li Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu ne yaptı?” deyince ilk olarak aklımıza “Uzunsokak’ı trafiğe kapattı” ifadesi geliyor.
Bugün Maraş Caddesi’nin trafiğe kapatılması da Murat Zorluoğlu’nun hanesine artı yazar.
Dolmuş keşmekeşliğinden, korna sesinden, yayayla araçların aynı anda gitmeye çalıştığı tehlikeli ve karmaşık yoldan kurtulmuş olmanın keyfini hep beraber süreceğiz.
Gönül ister ki, bankalara başka bir yer bulunsun, Maraş Caddesi boydan boya cafe ve restoranların masalarını caddeye attığı keyifli bir yer haline dönüşsün…
Turistlerinde şehir merkezine gelmek için bir sebebi olsun.
AKÇAABAT’I GÖRMEZDEN GELİYORLAR
Haçkalı Baba Hastanesi önündeki kavşaktan bahsediyorum.
Kimse kusura bakması ama bu kadar koyvermişlik olmaz!
1 yıldır pansuman çözüm üretilen halde bekletilen yola kimse dönüp bakmıyor.
Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim diyor ki, “Buradaki yol Ulaşım Master Planını bekliyor, biz Güney Çevre Yoluna odaklandık” diyor.
Bize göre bu ifadenin Türkçesi şu; “Burası Karayollarına bağlı, ilçem olabilir ama benim yetkim yok, ne olacak inanın ben de bilmiyorum…”
Sayın Ekim bizce yanlış yapıyor, nasıl ki üniversitenin Akçaabat’tan gitmemesi için çaba sarf etti, Akçaabat’ın kaderi haline getirilmeye çalışılan bu yol açmazı için de çaba sarf etmeli.
Karayollarıysa karayolları, bakanlıksa bakanlık,
Buraya aynı Yomra’daki gibi dalçık projesinin hayata geçirilmesi için uğraşmalı…
Akçaabat Belediye Başkanı Ekim, kamulaştırma bedelini değil, geçici düzenleme ile trafik kurallarının karmaşa içinde olduğu, dar bir yolla ana yolun tam ortasına bağlanan Akçaabat’a dönüş güzergâhından geçen hemşerilerinin can güvenliğini düşünmeli…
BERGEN’İN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Bergen filmini izledim.
Duygularımı anlatabilmem mümkün değil fakat kadın - erkek ilişkileri üzerine bir tespitimi paylaşmak istiyorum:
Bergen, Halis Serbest canavarına aracının taksitlerini ödediği için, birçok yönüyle güçlü gördüğü için kapılıyor...
Baba sevgisinden mahrum kalmış olması da hayatını mahvedecek bu tercihi yapmasında en büyük etkenlerden biri…
-Kadınlar kendi hayatlarını kolaylaştıran erkeklerle aslında görünmez bir anlaşma imzalıyorlar.
Sevginin ne olduğunu bilmeyen erkekler, güçlerini ve paralarını harcadıkları kadınların özgürlüklerini de satın aldıklarını zannediyorlar.
Öyle olsun istiyorlar.
Kadını satın alınan bir ‘mal’ gibi görüyorlar.
Birçok kadın kendilerini için yapılan jestleri, harcamaları 'sevgi' zannediyor, ya da ihtiyaçları olduğu için bu jestlere izin veriyorlar.
Çıkar ve menfaate dayalı hiçbir ilişkinin içinde sevgi yoktur.
Bu gizli anlaşmanın kaybedeni maalesef her seferinde kadın oluyor.
Toplumunun değer yargıları karşısında da erkek maalesef sadece para kaybederken, kadınlar hayatlarını kaybediyorlar...
Günümüz ilişkilerinin vebası olan bu durum karşısında problemi önleme maliyeti açısından kadınların ısmarlanan çay bile olsa, kimin ısmarladığına iyi bakması lazım.
Bir çay, yemeğe, yemek mücevhere, mücevher bir hayatın yok oluşuna sebebiyet verebilir.
Binlerce örneği var.
Kadınların çalışma hayatında olması, kendi ekonomik özgürlüğünü kazanması, başka bir güce muhtaç olup onun egemenliği altına girilmesinin önüne geçecek en önemli konu…
Bunun için kadın istihdamını desteklemek olası birçok cinayetin de önüne geçmek demektir.
Ekonomik ve zihinsel gücü olan kadın, hiçbir saplantılı erkeğe yenilmez.