Bu problem nasıl çözülecek?
"Kadın-Erkek Eşittir" o kadar basit algılanıyor ki...
Sanki sonucu olmayan bir matematik işlemi gibi...
Eşittir: ?
Kadın ve erkek sadece fiziksel olarak farklıdır. Kadın-Erkek = İnsandır.
Ne kadın doğurduğu için üstündür, ne de erkeğin fiziksel gücü onu üstün kılar...
Türkiye'de Mustafa Kemal Atatürk sayesinde kadın ve erkek kanunen eşit haklara sahip olmuştur.
Kanun karşısında kadın-erkek ne kadar eşit hale getirilse de toplumsal gelenekler karşısında kadın, maalesef eşitlik hakkını korumak ve aramak zorunda bırakılmıştır.
Kadın sahip olduğu hakların peşine böyle düşmüştür.
Bu yüz yılların meselesidir ve zamanın gerisinde kalan bir çok ülkede böyledir.
Kadının eğitim hakkı,
iş gücüne katılımı,
söz hakkı,
yönetim kadrolarında yer alması,
evlenme hakkı,
boşanma hakkı,
çocuk yapma ya da yapmama hakkı,
giyim tarzı,
saçı, makyajı,
yaşam tarzı,
inançları,
ne yiyeceği, ne içeceği,
fiziki yapısı,
nerede nasıl davranacağına kadar toplumsal baskı altındadır.
Bir kalıp içine sokulmuştur ve kalıp kontrol, takip ve gözetim altındadır.
Şekillere, kalıplara uymayanlar, yadırgama, yargılama ve toplumsal cezalandırma ile karşı karşıyadır.
Kadının haklarına sahip çıkmasının bir bedeli vardır ve bu bedel çoğu zaman şiddettir.
Kadınları öldürecek kadar bir şiddet!
Bu durum ancak zihniyet değişimi ile düzelebilir.
Uzun süre alabilir ama imkansız değildir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği bilincini taşıyan siyasetçilerin geliştireceği politikalarla, köklü yasa değişiklikleri süre kısalabilir.
Türkiye ne zaman kadının hayatını iyi planlayacağı bir ülke haline gelirse ve kadın ne zaman kendi hayatını planlayacak duruma gelirse, tercih özgürlüğüne sahip olursa, kendi kararlarını verdiği için bedel ödemezse işte o zaman 8 Mart'ı bayram gibi kutlayacağız.
Yoksa, bizim için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların sorunlarını dile getirme ve sorunlara dikkat çekme gününden ileri gitmeyecek.