"Bir gece ansızın"la yönetilen bir ülke ile karşı karşıyayız.
-Meclisi bay-pas ederek, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, tartışılmadan, konuşulmadan, tek bir kararname ile İstanbul Sözleşmesi feshedildi.
-Merkez Bankası'na 20 ay içinde dördüncü başkan atandı...
-Aynı gece içinde Gezi Parkı'nın mülkiyeti apar topar bir vakfa devredildi.
-Geçtiğimiz hafta HDP'ye kapatılma davası açıldı...
-HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu bir haberi paylaştığı için dokunulmazlığının kaldırılarak apar topar gözaltına alındı...
"Andımız" Danıştay kararı ile kaldırıldı.
Bütün bu konular ülkenin sinir uçlarını kaşıyor!!!.
Hangi partiden olursa olsun hepimizde endişe yaratması gereken gelişmeler bunlar...
Futbol takımı tutar gibi parti tutanlara durumu anlatmak zor, gözleri kör, kulakları sağır olmuş!
Onlar da bir gecede varlıklarına el konulduğunda anlayacaklar bu gidişle...
Hukukçu Turgut Kazan diyor ki; "Hiç kimsenin özgürlüğünün, malının, mülkünün güvencesi kalmamıştır, Cumhurbaşkanı kararnamesi ile acele kamulaştırma uygulanır, bir gün gece yarısı, çoluğunuzla çocuğunuzla oturduğunuz ev gider ve sokakta kalırsınız"
ENDİŞELİYİZ...
ÇÜNKÜ:
İstanbul Sözleşmesi nedir?
Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve onlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesinin onaylanmasına dair kanun...
Bir yasayla onaylanan İstanbul Sözleşme'si, Cumhurbaşkanı kararnamesi ile feshediliyor.
O zaman başkanlık sistemi yoktu, "Şimdi olabilir" diyorlar.
İşte bütün tehlike burada zaten...
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de bir gece yarısı feshedilebilir.
NATO, Sözleşmesi de feshedilebilir.
ENDİŞELİYİZ
ÇÜNKÜ:
Merkez Bankası Nağci Ağbal, görevden alınmasını şükranla karşılıyor. Faiz kararını eleştiren Yenişafak gazetesinin yazarı Doktor Şahap Kavcıoğlu Merkez Bankası başkanı oluveriyor.
ENDİŞELİYİZ
ÇÜNKÜ:
İBB, Taksim Gezi Parkı'nın düzenlenmesi için 10 binlerce İstanbullunun katılımı ile yarışma düzenlenmişti. Gezi Parkı belediyeden alındı, vakıfa verildi.
Yasada çok açık bir şekilde "belediyeler bağış toplayabilir" denirken, "belediyeler bağış alamaz" diye idari yargıdan karar çıkartılıyor. Siyasal iktidar muhalif parti belediyelerinin önünü kesebilmek için devletin de gücünü kullanarak, yargıya da müdahale ederek elinden ne geliyorsa yapmaya çalışıyor.
Nasıl bir hırs? Nasıl bir intikam duygusu anlamak mümkün değil? Vatandaşa hizmet edilmesinin önünü kesmek nasıl açıklanabilir?
ENDİŞELİYİZ
ÇÜNKÜ:
HDP'yi meclise kim soktu? Çözüm sürecini kim başlattı? Abdullah Öcalan'ın mektubunu kim okuttu, kardeşini devlet kanalına kim çıkardı... Barzani ile kahkahalı samimi pozlara ne oldu? Kürdistan bayrağı asıldı mı asılmadı mı? Daha neler oldu neler? Ne tavizler verildi? Yüzlerce şehidimiz geldi. "Analar ağlamasın" dendi. Ülkenin anası ağladı... Kobani olayları olalı 6-7 yıl olmuş. Bugüne kadar seyredilmiş. Bugün ne oldu? Çözüm sürecinde Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı sırasında çıkartılan 6551 sayılı yasa halen duruyor. Nedir o yasa: "Yurt içinde ve yurt dışında bazı görüşmeler yapmak için görevlendirilenler o görüşmeleri sağlanan imkanlarla yapar. Bu görüşmeleri yapanlar ve bu görüşmeleri yapmaya görevlendirilenler için idari, hukuki, cezai sorumluluk doğmaz"
Tamamen siyasi menfaate oy devşirmeye yönelik yürütülen süreçte verilen tavizlerin henüz hesabı verilmemişken, HDP'nin kapatılması ülkenin başına nasıl bir çorap örecek?
ENDİŞELİYİZ
ÇÜNKÜ:
Ne oldu da durup dururken, çözüm sürecinde verilen tavizlerden: "Andımızın" okutulmasının kaldırılması yeniden Danıştay kararı ile önümüze geldi? Hatırlarsınız "T.C" ifadelerini tek tek kaldırıyorlardı. Milli hassasiyetten boğazları yırtılana kadar söz edenler, klavye başından aynı partiden olmayan herkesi vatan haini hatta "terörist" ilan edenler... 'Andımız'daki hangi cümleden rahatsız oluyor?
ENDİŞELİYİZ
ÇÜNKÜ:
İnsanlar perişan yahu!
El insaf...
Ülkenin gündemi vatandaşın cebi asla değil...
Asla olmuyor... Herkes yakınıyor ama gündem asla vatandaş ne yer, ne içere gelmiyor!
Bizden Merkez Bankası'nın başına kimin geldiğini tartışmamız bekleniyor...
Vatandaşa ne? Ekonomi düzeldi mi düzelecek mi? Sen ondan haber ver!
Koronavirüs nedeniyle yakınlarımızı bir bir kaybediyoruz. Ülke olaraz kısıtlamalar ve can kayıpları nedeniyle psikolojimiz altüst durumdu... Nefes almak, huzur bulmak istiyor vatandaş... Aşılar ne durumda? Sıra bize ne zaman gelecek merak ediyoruz?
KAFAYI İMAMOĞLU İLE BOZMUŞLAR!
Tamam! İstanbul Sözleşmesi'nden çıkalım peki kadınları nasıl koruyacağız, öldürülmesini nasıl engelleyeceğiz?
Tamam! Merkez Bankası Başkanı'nı görevden aldık, ekonomi düzelecek mi?
Tamam! Gezi Parkı'nı aldın verdin vakıfa... Kime verirsen ver vatandaşın belirlediği proje ne olacak?İstanbullu bunu sormayacak mı?
Tamam! HDP'yi kapatalım, yeni bir isimle açılmasını da engelleyelim. Neyi çözeceksin? Terör örgütü PKK ne diyecek... "Bizim sonumuz geldi?" mi diyecek? Mesela tam olarak HDP'yi kapatarak neyi çözeceksiniz? HDP'ye oy verenler, "Madem bizi kapattılar o zaman AK Parti'ye oy verelim" mi diyecekler? O'nu gözaltına aldır, bunu hapse attır, onu sustur, bunu sustur... Ne olmuş olacak?
Demokrasiye ve hukuka sığınarak yönettiğiniz ülkede demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü yok etmeniz bir tek muhalefet partilere ve onların seçmenlerine mi zarar verecek?
Memlekette bu kadar sorun var...
Bizim yereldeki siyasetçiler kafayı bozmuşlar kendi hemşerileri İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile...
Onlara göre ülkenin tek sorunu Ekrem İmamoğlu!
Gözlerini açıyorlar Ekrem İmamoğlu, gözlerini yumuyorlar Ekrem İmamoğlu...
Yok fidan dikti, yok efendim Pervin Buldan'ın kadınlar gününü kutladı, yok efendim protesto edildi...
Sanki kimse bilmiyor "Vatan evlatlarının katilleri ile " kimlerin neler yaptığını?
Hatırlamak istiyorlarsa google'dan yardım alabilirler...
Trabzon'un ve ülkenin dağ gibi sorunları var,
Trabzon'un esnafı bir bir kepenk kapatıyor, etrafınıza bakın kaç tane yakınınız iflas etmiş ve iflas eşiğinde...
Trabzon'un gençleri işsiz, Trabzon'u terk ediyor,
Trabzon kent kimliğini kaybetti, bölgede öncü özelliğini kaybetti,
Şampiyonlukları elinden alındı,
Trabzon'un yeşili betona, mavisine toprak gömüldü...
Düşman yaratarak siyaset yapma anlayışınız nedeniyle Trabzon ve Türkiye yıllarını kaybetti...
Olmuyor zaten artık! Görüyorsunuz...
Bu çözümsüz, saldırganlığa yönelik siyaseti halk artık yemiyor!
Halkın derdi başka göremiyorsunuz...
Koltuklar gelip geçici, yarın yüz yüze bakacağınız hemşerilerinize milli hassasiyetleri ve değerleri üzerinden yok yere saldırmayı bırakın ve yüzünüzü artık Trabzon'un kronikleşmiş sorunlarına çevirin lütfen!
Ayrıştırıcı, ötekileştirici, kin, öfke, nefret dolu söylemler, hedef haline getirmeler...
Gerçekten bunlardan hep birlikte fazlaca yorulmadık mı?
İmzalıyorum