Güneydoğu'da Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır ve Tunceli'yi kapsayan 3 günlük "Basın Mensupları Gönül Elçileri" projesi ile 4 ilimizde temaslarda bulunduk.
Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nin ev sahipliğini yaptığı, İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı'nın desteklediği, Güneydoğu ve Doğu Karadeniz arasında köprü oluşturma projesine Trabzon, Artvin, Rize'den gazeteciler katıldı.
Ahmet Külekçi'nin koordinatörlüğünde gerçekleşen bu 3 güne 4 ili sığdırdığımız Güneydoğu gezisini anlatmaya çalışalım...
Sivas’ın meşhur valisi Halil Rıfat Paşa'nın dediği gibi "Gidemediğin yer senin değildir" diyerek yola koyulduk.
Güneydoğu'da her açıdan çok büyük zenginlik var.
Tarihi, toprağı, insanı...
Bereketli topraklar, binlerce yıllık tarihin izleri ile muhteşem bir zenginlik Güneydoğu...
Terör belası nedeniyle gitmekten, görmekten, yollarından geçmekten çekindiğimiz, önyargıyla yaklaştığımız Güneydoğu'da muhteşem bir miras yaşıyor.
Bu kadar hainin hedefinin neden o topraklar olduğunu anlıyorsunuz...
Barış sürecinden sonra tekrar o bölgeyi görme ve son durumu izleme şansımız oldu.
Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır ve en çok da Tunceli'de devletin varlığını, gücünü, desteğini hissettirmesi bölge insanının algısının değişmesine büyük katkı sağlamış.
Bölge insanı terör örgütlerinin baskılarından ancak devletin gücüyle sıyrılabiliyor.
Devletin büyük yatırımlarla, yaratığı iş sahalarıyla arttırdığı güvenlik önlemleriyle, bölgede en ufak bir boşluğu anında kullanan hem içerideki hainlere hem de dışarıdaki hainlere göz açtırmamaya çalışıyor.
Zamanında yapılan hatalar telafi edilmeye çalışılıyor.
FARKLILIKLAR ZENGİNLİĞİMİZDİR
Güneydoğu'da farklı ırkların ve farklı mezheplerin iç içe yaşaması, düşmanlık yaratmak isteyenler için bir fırsat olarak değerlendiriliyor.
Türkiye Cumhuriyeti bayrağı altında toplanan bu farklılıkları, zenginliğe çevirip muhafaza etmek de bizim görevimiz.
Bu anlamda geleceğimizin huzurlu günlerini oluşturmak için bu bölgede yapılan yatırımların karşılığını bulacağı ümidini taşıyoruz.
Kardeşçe yaşamak istiyoruz. İlla da insanı ayıracaksak eğer "İyi insan ya da kötü insan" ayrımının yapılmasına ancak razı oluruz.
Gönül Elçileri projesinin de böyle bir amaç taşıdığına inandık ve bu nedenle bu projeye destek verdik ve amacına ulaşması için de takipçisi olacağız.
ŞANLIURFA-
Trabzon'dan yaklaşık 25 gazeteci ile yola çıktık. Oldukça renkli bir ekiptik. Turizm rehberimiz Metin Yılmaz, hepimiz için gezinin en büyük şansıydı. Türkiye tarihini ansiklopedi serisi niteliğinde beyninde taşıyan Metin Yılmaz'la insanlık tarihinin kalıntılarını taşıyan ve şehirleşme anlamında 12 bin yıllık tarihi bulunan toprakları arşınlamak gerçekten büyük ayrıcalıktı. Onun bilgileri ışığında şehirlerin tarihlerini, efsanelerini, özelliklerini öğrendik.
İlk durağımız Şanlıurfa...
Benim ilk aklıma Balıklıgöl ve çiğköfte geldi ve tabi ki sıra gecesi...
Halfeti ile başladık Urfa gezimize,
Asurlular döneminde yapılmış Ermeni Nerses, Varalama, Aziz Yohanna tarafından İncil'in bir bölümünün buradaki Rum Kale'de yazıldığına inanılıyor. Önce Araplar'ın eline geçiyor, sonra Hristiyanların, Memluklulardan sonra da Osmanlılar'ın eline geçiyor. Roma döneminin stratejik noktası. Rumkale'nin olduğu yer Gaziantep'e bağlı, sağ taraf Halfeti ise Şanlıurfa'ya bağlı.
Burada ekiple birlikte Fırat Nehri üzerinde tekne turu yaparak tarihi yerleri gezdik. Kent müzesi ve balıklı göl gezimizden sonra Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Cemiyeti'nde meslektaşlarımızla hasbıhal olduk. O gece Urfa'da kaldık. Urfa gecelerinin en önemli kültürü sıra gecesini yaşadık.
Çiğ-köfte gösterisi de asla hafızamızdan silinmeyecek bir anı olarak kaldı.
MARDİN
Gezimizin ikinci gününde Urfa'dan yola çıktık ve yol güzergahımız Mardin-Kızıltepe...
Esmer tenli, yöresel kıyafetli erkekler ve kadınlar... Çoğunda yemyeşil gözler, "Nereden ve ne için gelmiş bunlar" şaşkınlığında bize bakıyorlar... Kızıltepe Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Halit Solhan ve 3561 üyeli Mardin Kızıltepe Trabzonspor Taraftarlar Derneği Başkanı İbrahim Aydın bizi ağırladı.
Şehir meydanında bulunan Atatürk heykeli önünde toplandık ve bir hatıra fotoğrafı ile Kızıltepe'ye veda ederek ülkemizin en önemli tarihi bölgelerinden birisi olan Dicle nehrinin ortasından geçtiği Hasankeyf'e vardık. 12 bin yıllık bu tarih 1 yıldan az bir süre içinde yapılan baraj nedeniyle sular altında kalacak. Bu nedenle burada turizme yönelik hizmet veren esnaf, dükkanlarını şimdiden boşaltıyor... Bir tarihin yok oluşuna tanıklık etmenin büyük üzüntüsünü yaşadık. Buradan Midyat mağaralar şehrine geldik. Tarihi eserlerinde Süryanilerin ve Ermenilerin izleri var.
Hayran olduğum şehir Eski Mardin'deyiz. Mardin Vali Yardımcıları ve Derik Kaymakamı'nın da katıldığı eski Mardin'de tarihi konakta Mardinli meslektaşlarımızın da katıldığı akşam yemeğinde güzel dostluklar oluşturduk. Burada da "Kürtle Türk et ve tırnaktır" mesajları verildi. Mardin Gazeteciler Derneği Cemiyeti Başkanlığı ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu yönetim kurulu üyeliği yapan Mehmet Çelik Mardin ve Diyarbakır gezimiz boyunca bize eşlik etti, misafirperverliğine hayran bırakan Mehmet Çelik bölge hakkındaki bilgileri ile de bizi aydınlattı.
DİYARBAKIR
Gezimizin 3. gününde Mardin'den Diyarbakır'a geçtik. Diyarbakır 5 kilometrelik sur ile Çin Seddi'nden sonra dünyada ikinci kabul ediliyormuş. 81 burcu var. 33 kültürün, medeniyetin yaşadığı ve buradan geçtiği tek şehir. Bu nedenle etnik ayrımcı ve dini temaları kullanan terör örgütü PKK'nın hedefindeki kent Diyarbakır. 1 milyon 600 bin nüfusu var.
Diyarbakır Ulu Cami'i gezdikten sonra Sur-içi Semti'nde tarihi mekanları dolaştık, buradan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nin sosyal tesislerine gittik. Muhteşem bir tesise sahipler. Kıskanmadık desek yalan olur...
TUNCELİ
...Ve gezimizin son ayağı olan Tunceli'deyiz. Tunceli beni en çok şaşırtan il oldu. Eğitim düzeyinin Türkiye'de ilk üçe girdiği, kadınlarının modern ve özgür düşünselliğini yaşayabildiği, Zara'nın, Koton'un, LCW'nin üretim fabrikalarının bulunduğu bir şehir Tunceli.
Çok ciddi ihracat ve istihdam var bu şehirde. Eski Of Kaymakamı Tuncay Sonel de Vali olarak atanmış Tunceli'ye. Yani pazılın bütün parçaları tamamlanmış. Tuncay Sonel, devletin bütün olanaklarını kullanarak burada hakimiyeti sağlamış. Bir zamanlar terörün kol gezdiği sokaklarında Vali Sonel ile birlikte yürüdük. Vali Sonel'in projeleri anlatmakla bitmez.
Yeniden bir şehir inşa ediyor, vatandaşa dokunuyor, hem belediye başkanlığı hem valilik yapıyor. Gurur duyduk. Onur duyduk. Ve "Basın Mensupları Gönül Elçileri" gezimiz Tunceli temaslarımızla son buldu.
TRABZON GÜNLERİ GÜNEYDOĞU'DA YAPILSIN
Karadeniz ve Güneydoğu kardeşliğinin geliştirilmesinde çok etkili olabileceğine inandığım bir öneri vardı. Proje Koordinatörü Ahmet Külekçi'nin bir önerisiydi bu. Gezi boyunca acaba nasıl hayata geçirilir diye düşündüm. Olur mu? Yapılabilir mi? Riski var mıdır? Sorularına tam bir cevap bulamadım. İşin ekonomik, güvenlik, siyasal boyutları var. Ama hayal ettim de ne kadar güzel olur. İstanbul ve Ankara artık bu organizasyonlara doydu. Güneydoğu'da, Doğu Anadolu'da Trabzon günleri gerçekleştiriliyor. Harika olur, nefis olur...