Geçenlerde AK Parti'den belediye başkanı aday adayı olmaya hazırlanan bir isimle uzun uzun neden belediye başkanı olmak istediğini ve projelerini konuştuk.
"Büyükşehir mi, Ortahisar mı?" olduğunu yazmak istemiyorum.
Zira yazacaklarımdan sonra deşifre olması siyasi hayatını da noktalayabilir.
Aslında hepimizin duyduğu, tahmin ettiği ve bildiği ancak legalleştiği, normalleştiği ve sıradanlaştığı için havada kalan konular.
***
"Beni aday göstermelerini çok istiyorum, bu şehrin genlerini mevcut isimler arasında en iyi ben biliyorum ancak beni aday göstermezler" dedi.
"Neden?" diye sordum.
"Beni kullanamayacaklarını düşünürler" dedi.
"Nasıl yani?" dedim.
"Çünkü ben ekibimi kendim kurmak istiyorum, beni yönetemeyeceklerini bilirler" dedi.
"Sadece bu sebepten mi?" dedim.
"Ben birileri gibi meclis üyeleri ile işbirliği yapıp ihale kaldıramam, para yemem ve yedirtmem" dedi.
"Öyle mi oluyor?" dedim.
"Akçaabat'ta Şefik Türkmen direndi, Vakfıkebir bir miktar paranın faizi ile iş yapıyor, Çaykara'da çok fazla diyemem ama onun dışında bütün ilçeler, Ortahisar ve Büyükşehir Belediyesi aynen böyle..." dedi.
"Herkes malı götürdü, götürüyor.Ben bunlara asla müsaade etmem. Zaten bunun için aday olmak istiyorum ama asla beni aday yapmazlar" dedi.
"Bunlar çok ağır iddialar..." dedim.
"Bilmeyen yok ki" dedi.
"Eeee belediyeler denetlenmiyor mu?" dedim.
"Günümüzde her şeyin bir kılıfı var" dedi.
"Mesela?" dedim.
"Bunu benim söylemem doğru olmaz, senin de yazman doğru olmaz. Ancak Trabzon'da belediye ile iş yapan herkes neyin ne olduğunu biliyor. İlerde suyun yönü değişirse savcılar bu tür usulsüzlükleri ortaya çıkarır" dedi.
" Sizce Bakan Soylu'nun ve genel merkezin bu tür kumpaslardan haberi oluyor mudur?"
"Oluyordur ama hangi biri ile uğraşacak adam İçişleri Bakanı zaten Büyükşehir Belediye Başkanı ile arasının iyi olmadığını herkes biliyor? Genel merkezde de herkesin bir adamı var" dedi.
"Neden arası iyi değil?"
"Bir çok sebebi var. Zaten Soylu'ya sığınan bir yerel gazeteden Soylu'nun arasının kimlerle iyi, kimlerle iyi olmadığını anlayabiliyorsunuz. Soylu, yerel seçimlere aday hazırladı"
"Kim?"
"Bunu da bilmeyen yok"
"Aday gösterilir mi peki?"
"AK Parti ikinci bir krizi daha yaşamak istemez"
"Kim aday olur sizce?"
"Yeniden Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu olabilir."
"Nasıl yani anketlerde son sırada bile değil, halk tepkili, bir sürü usulsüzlük iddiası var. Bunlar etkilemez mi?"
"Orhan, çok derin adamdır, onun Erdoğan için attığı bir imza var, hala o imzanın ekmeğini yiyor. Ayrıca cemaat desteği de var"
"Peki anketler, halk tepkisi, usulsüzlük iddiaları..."
"O zaman ben de size bir soru sorayım. AK Parti bugün Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu'nu yeniden aday gösterse büyükşehiri kaybeder mi?"
"Abi, AK Parti bugün büyükşehirden beni aday gösterse yine kaybetmez :), Fakat her şey kaybetmek ya da kazanmak üzerine mi yani, şu şehrin hali ne olacak?
Trabzon'da iki belediyenin çalışan şemasını çıkarsak akraba, eş, dost, yandaş, o onun dıdısı, bu bunun dıdısı, dıdısının dıdısı... İş yapan 100 kişi, yatan ve maaş alan yüzlerce kişi... Böyle bir anlayışla belediyecilik yapılır mı?"
"Biz bunların önüne geçeceğiz. Ben inanıyorum ki beni aday gösterirlerse liyakat benim birinci ilkem olacak."
"Peki, madem aday göstermeyeceklerini biliyorsunuz, heveslisiniz de nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz? Yani AK Parti'de aday olmak için ne yapmak lazım?"
"Temayüller önemlidir, oradan çıkan sonuçlar başka mevkiler için kişilerin yerlerini hazırlar ama asla amacında kullanılmaz, temayül sonuçlarına ve AK Parti yönetim kadrolarına bakarsanız bunu iyi anlarsınız. AK Parti'den belediye başkan adayı olmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güvendiği birinin sizin isminizi onun kulağına fısıldaması lazım. Bunun birinci yolu bu?"
"Recep Tayyip Erdoğan kime güvenir?"
"Dostlarına..."
"Ben de onu soruyorum. İsim verebilir misiniz en azından Trabzon için..."
"Albayrak ailesi önemlidir. Bir de cemaatten bir iki isim var onları söylemek istemiyorum"
"Eee Siz Albayrak ailesine ya da cemaate mi gideceksiniz yani?"
"Evet, gittim hatta..."
"Ne dediler?"
"Benim ismimi söyleyecekler ama bakalım..."
"Başka kimler var aday olmayı düşünen?"
"Erdoğan Bayraktar hasta olduğunu aday olmayacağını söyledi ama belli de olmaz, Faruk Özak var, Mehmet Atalay var, Mazhar Yıldırımhan var, Haydar Revi var, Hasan Dilekoğlu var, Türkay Gümüş var, Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu var, Ahmet Metin Genç var, bir de ben varım"
"Ahmet Metin Genç olur mu?"
"Olmaz. Ahmet Metin Genç'i büyükşehirden gösterirlerse Ortahisar'ı kaybederler. Bunu göze almazlar"
"Haydar Revi olur mu?"
"Bu isimler arasında çıkması gereken tek isim benim. Bugün CHP'nin ya da diğer partilerin kazanma ihtimalini görsem gider o partilerden aday olurum, çünkü benim derdim Trabzon. Benim derdim şehrimin kaldırımları, şehrimin denizi, insanı, kültürü, sanatı, tarihi..."
Size başarılar diliyorum.
Evet, böyle bir diyalog geçti aramızda AK Partili belediye başkan aday adayı niyetli ağabeyimizle...
Trabzon belediyecilik noktasında sınıfta kalmıştır.
Neden?
Çünkü yukarıda yazdığım diyalog içinde Trabzon'un nasıl yönetildiği ortada.
İki, üç kişinin kurduğu cümlelerle analiz yapmıyoruz elbette.
Bu şehirde yaşıyoruz, şehrin sokaklarında biz yürüyoruz, insanların sorunlarını biz dinliyoruz, şehrin denizini, tarihini, kültürünü biz soluyoruz ve ağabey rolündeki Trabzon'un aynı parti tarafından yönetilen çevre illere göre ne kadar geride kaldığını görüyoruz.
Bugün bir Giresun, Ordu, Rize, Samsun belediyecilik noktasında Trabzon'un önüne geçmiştir.
Gidin görün. Trafiklerine bir bakın, kent düzenlerine bir bakın, sahillerine bakın, yılda ortalamaya düşen kültür-sanat etkinliklerine bir bakın, alt yapılarına bakın, üst yapılarına bakın...
Bunları söyleyince AK Parti düşmanı oluyoruz.
Biz kimsenin düşmanı falan değiliz.
Bugün CHP veya MHP yönetse onları eleştiririz.
Medya elinizde yıllarca pohpohlandınız.
Ne oldu?
Siz kazandıkça, şehir kaybetti.
Artık bu kafaları değiştirmek lazım. Daha kucaklayıcı, daha birleştirici, Trabzon'u bütünüyle ele alan anlayışlar Trabzon'u yönetmeli. Kendi cebini düşünenlerin değil, Trabzon'u düşünenlerin sözü geçmeli.