İster kral osun ister deveci, hastanın iyileşince ne yapacağı hekimi ilgilendirmez...
Amin Maalouf-Semerkant
Albatros, kanat açıklığı en uzun olan, havada en uzun süre durabilen ve en uzun uçuş menziline sahip olan kuşun adıdır. Açık denizlerde yaşarlar, suda uyurlar, sadece senede bir sefer yumurtlamak için dişileri karaya çıkar. Erkekleri yumurtlamaz..! Bir de 80 günlük kuluçka döneminde birer haftalık nöbetlerle eşler karada yaşamak zorunda kalır...
Büyükçekmece’de denize kazıklar çakarak üstüne çok güzel bir meyhaneye yapmışlar ve adını vermesi için de bir albatrosu meyhanenin tabelasına kondurmuşlar. Hali vakti yerinde bir işadamı olan bir çocukluk arkadaşım beni oraya götürmüştü geçen yaz. Yolda başlatmıştık kavgayı. Arabayı park edip ahşap köprü gibi yerden meyhaneye ilerlerken de devam ediyorduk kavgaya. Kavga diyorum çünkü biz tartışmayı bilen bir toplum değiliz...
Kapıda karşılandık. Şöyle buyurun efendim, böyle buyurun efendim gibi pek sevmediğim davranışları engellemek için “biz kavga ediyoruz, kimseyi rahatsız edemeyeceğimiz uzak bir yere oturtun bizi” dedim ve en uzak köşedeki bir masaya oturduk. Arkadaşım lavabodan dönene kadar ben rakıları doldurmuştum bile. Rakı kavganın ateşini söndürmüştü. Daha serin konuşuyorduk. Sorularla sıkıştırmaya çalışınca “Davut ben senin kadar okumadım, ben anlamam o işlerden, sadece işime gücüme bakarım” diyerek kaçmağa çalışmıştı. (Demek istediğinin Türkçesinin “ben paraya bakarım” demek olduğunu bütün Türkiye biliyordu ama kimse öyle söylemiyordu işte) “Okuyanlarınız da anlamıyor” demiştim. “Geçen bir doktor arkadaşım, ben oy vermeğe karar verirken hırsızlığı kriter olarak almıyorum, gelenler de çalacak dedi” demiştim. Sevinçten havalara uçmuştu “bak ne güzel söylemiş, ben de bunu kullanayım bundan sonra” demişti. “Demek sen de hırsızsın” dediğimde gülerken o kadar rahattı ki...
Evet, yeni Türkiye’nin özeti budur işte. Bunlardan önce de vardı hırsızlık yolsuzluk. Ama yakalanınca hırsız muamelesi görürlerdi. Hırsız dediğin zaman da utanırlardı. Yeni Türkiye’de hırsızları yakalayanlara terörist muamelesi yapılıyor ve hırsızlık öyle yüz kızartıcı bir suç değil artık. Müthiş bir başarı hikayesi, gururla anlatıp gülüyorlar. Neyse, arkadaşlarıma anlatamadığımı sizlere anlatayım da bitirelim..:
Sandıklar kurulmuş dünyanın dört bir yanına iki haftadır. Taliban da oy veriyor, Hamas da Bokoharam da Hizbullah da ve daha niceleri de...
Yarın da Türkiye’de kurulacak sandıklar ve Türkiye kolu kanadı kırılmış, tüyleri yolunmuş yaralı bir albatros gibi ameliyat masasında gelecek önünüze. Hepiniz de doktorsunuz. “Bunun gene kıracaklar kolunu kanadını, ben bu hastayı tedavi etmem” demeyin. Siz doktorluğunuzu yapın. Biraz da insanlığınızı. Hastanın iyileşince ne yapacağına bakarız sonra...
Bir de 21 yıldır en az 21 kere bir millete resmen SALAK diyen bir adamdan hesap sorun...
21 yıldır mülakatlarda “Tayyip Erdoğan’ın kaç tane Amerikalı yerli ve milli torunu vardır..!” diye sordurtan adam seçimlerde bana oy verirseniz iktidara geldikten sonra “kamuda işe alımlarda mülakatı kaldıracağız” diyor ve sizden bunu yemenizi bekliyor. Aslında o kadar da emin ki yiyeceğinizden. Çünkü..:
Çıraklık dönemi dedi yediniz
Kalfalık dönemi dedi yediniz
Ustalık dönemi dedi yediniz
Şimdi de kalkmış hiç utanmadan DOĞRU ZAMAN DOĞRU ADAM diyor...
Yani diyor ki “21 yıldır adam da yanlıştı yol da yanlıştı zaman da. Gelin şimdi yeniden başlayalım...”
Bunu da yerseniz ne diyeyim ki...
Bir kere dinleyin beni Allah aşkına, gerçekten pişman olmayacaksınız..:
Trabzon İçin 1 oy CHP’ye 1 oy Kemal’e...
İstanbul için 1 oy TİP’e 1 oy Kemal’e...
Türkiye için 1 oy Millete 1 oy Kemal’e...
Yani bir oy sevgiye bin oy kardeşliğe...