Özkan Sümer ölümünün birinci yıldönümünde törenlerle anıldı bu hafta. Törenlerde bulunamadığım için ben de ölümünde yazdığım bir yazıyla katılmak istiyorum bu anma kervanına. Büyük ustaya saygıyla..:
Özkan Sümer’in Ardından
Sormak istersen bayım; ben sizlerden biri değilim, diğerlerinden de. Ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden, tehdit savurmayanlardan, dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım. Ben hâlâ şiir okuyanlardanım. Ben ölürken, vatanını yahut dinini değil, sevgiliyi düşünecek olanlardanım...
Sormak istersen…
Gabriel Garcia Marquez
Ben de haddini bilen adamlardan biriyim. Özkan Sümer’i anlatmak da benim haddimi çok aşar. Bu yüzden Trabzon’u anlatacağım sizlere bugün. Hem Trabzon’u anlatan bütün hikayelerin içinde de biraz Özkan Sümer vardır zaten...
Çok benzemese de Kazım Koyuncu’nun gidişini anımsattı bana Özkan Hoca’nın gidişi. Kazım gittikten sonra sadece Avni Aker’i süslemedi onun posterleri. Deplasman stadlarına bile taşıdılar çuval çuval. O zaman Trabzon’un aklı başında yazarına çizerine aydınına karanlığına şunu söylemiştim : Posterlerini deplasmanlara taşıyıp Hayde Hayde Trabzon diye türkülerini söyleyen çocuklara Kazım’ın neden Trabzonsporlu olduğunu anlatabilirseniz Trabzon’u kurtarma yoluna girmiş oluruz. Ama anlatamamıştım...
Şimdi bakıyorum da; yaşarken karşısında olanlar bile Özkan Sümer’i anlatıyorlar günlerdir. Hemen hemen hepsi TRABZONLU FOTBOL/SPOR ADAMI/İNSANI diye başlıyor ve şunları anlatıyorlar. Efendim yok İskender’e şunu demişti de, yok Lemi’ye bunu demişti de, yok Şehmuz’a onu demişti de. Yok şu kupayı kaldırmıştı, yok bu kupayı almıştı. Barcelona’yı yenmişti, Real Madrid’i korkutmuştu, Atletico Mardin’i elemişti, vs.,vs...
Arkadaşlar, beyler, efendiler..! Özkan Sümer işini yapmıştı. Hem de çok güzel yapmıştı ve müthiş başarılar elde etmişti. Başaramayabilirdi de...
Yani O’nu Özkan Sümer yapan o başarıları değildir. Hani adam olacak çocuk doğarken belli olurmuş ya. O daha 20li yaşlarının başında Türkiye’de kimsenin solcuyum diyemediği zamanlar BEN SOSYALİSTİM diyebilen bir gençti. Sonraki yıllarda; yaptığı konuşmalarında Neruda’dan şiirler okuyan, Marx’tan alıntılar yapan bilge bir düşünüre evrildi. Yani kupa denen teneke parçalarıyla büyüyüp adam olmadı O. Adam olarak doğdu, adam gibi büyüdü, adam gibi yaşadı ve adam gibi de gitti...
Yani O sizlerden biri değildi...
Düşünen soran sorgulayan itiraz eden ve isyanları olan ilkeli bir adamdı O...
Anladınız mı..?