Kuyunun dibindeki kurbağa gökyüzünü kuyunun ağzı kadar zanneder...
Çin Atasözü
Çin’den Fransa’ya uçuyoruz hemen. Fransızca “empathie” kelimesi Türkiye’ye gelirken iki harfini düşürmüş yolda. “Empati” olarak girdiği Türk Dil Kurumu sözlüğünde de karşısına “duygudaşlık” yazmış filologlar. Ondan sonra da hiç karışmamışlar..!
Empatiyi Türkçe’ye biraz daha tanıtmak gerekirse şunları söyleyebiliriz:Bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanıldığı görülür...
Şimdi gelelim bizim günlük hayatımızdaki empatiye. Biz empatiyi kendini başkasının yerine koymak ya da başkasını kendi yerine koymak olarak biliriz daha çok. Mesela bir gözü görmeyen bir kişiyi görünce onu anlamak yerine bir elimizle bir gözümüzü kapatarak onun yerine koyarız kendimizi güya. Oysa bir gözü hiç görmeyen bir kişinin diğer gözünün bizim bir gözümüzden çok daha iyi gördüğünü asla öğrenmeyiz...
İki gözü görmeyen birini anlamak yerine de aynı şeyi yaparız. İki gözümüzü birden kapatarak güya onu anlarız. Oysa iki gözü görmeyen bir kişinin bizden çok daha iyi duyduğunu ve insanın iç derinliğini gördüğünü hiç bir zaman anlamayız...
Gözümüz kör olunca da başkasının gözünü kör ederiz..!
Bu kadar bildiğimiz için de incinmiş birini görünce empati yapmak için hemen kendimizi onun yerine koyarak incinmiş numarası yaparız. Oysa incinmiş birini görünce empati yapmak ona sarılmakla yapılabilir ancak...
Ben filolog değilim. Antropolog da değilim. Aydın maydın da hiç değilim. Tehlikeli şiir okuyup her şeye sataşan, itirazı olan bir köylüyüm sadece. Başımıza gelen her şeyin, hatta bütün sıkıntıların ve felaketlerin bize öğretilenlere dayatılanlara itiraz etmemekten kaynaklandığına inanan bir köylüyüm ama. Ve köyümün ülkesinin en büyük sorununun da itirazı isyanı olmayan dangalak yalaka aydınları olduğunu söylerim yıllardan beri...
Şimdi gelin empatiyi doğru kullanarak ülkeminizin çoğunluğunu anlamağa çalışalım bitirirken. Gözlerimizi kapatmadan, incinme numarası yapmadan, incitmeden..:
Kuyunun dibindeki kurbağa gibisin be kardeşim. Ve sırf bu yüzden gökyüzünü kuyunun ağzı kadar zannediyorsun. Yani gökyüzünün tamamını görebilmen için sadece silkelenip kendine gelerek kuyudan çıkman gerektiğini söylemek istiyoruz ama dış güçler bırakmıyor işte..!
Bazen sonucu okuyucuya bırakmak güzeldir...
Yüreğine kalemine sağlık arkadașım güzel bir farkindalik örnekledin ama anlayana..
Nezaketin için çok teşekkür ediyorum arkadaşım. Başka çaremiz yok...