Röportaj: Elif ÇAVUŞ
KREDİBİLİTE NEGATİF!İbrahim Hacıosmanoğlu ile yaklaşık 10 yıl öncesine dayanan bir dostluğumuz ve 2008 yılındaki Genel Kurul’da da birlikteliğimiz vardı. Mayıs 2013’te yapılan Olağanüstü Genel Kurul’da göreve seçildik, 2.5 yıl görev aldık. Yönetime geldiğimizde, Trabzonspor AŞ’nin kredibilitesi sıfır, hatta negatif idi. Öyle ki, hem Trabzonspor hem de 1461 Trabzon’un ileriye yönelik yayın gelirleri dahil bütün ekonomik değerleri ipotek altında idi. Önceki yönetim o dönemdeki oranların çok üzerinde faizlerle kredi almak zorunda kalmıştı.İLK TOPLANTI, İLK ŞOK!Kasada tek bir kuruş para olmamasına rağmen, hem sporculara hem de değişik kurumlara (esnaf, devlet vb) acilen ödenmesi gereken ağır borçlar vardı. Seçim sonrası ilk günde yaptığımız yönetim kurulu toplantısı esnasında görev bölümü dahi yapmamış iken, ilgili personel toplantıyı bölerek 2 futbolcunun borçlarının 1-2 saat içinde ödenmemesi halinde serbest kalacağını belirtmiş ve başkanımız toplantıya ara vererek 2 milyon Euro’ya yakın parayı kendi hesabından aktararak kulübü önemli bir problemden kurtarmıştı. BANKA KREDİLERİUzun bir süre kulübün bütün gelirleri ipoteklere karşılık bankalara gitti ve kredi kullanma imkanı da olmadığı için, başkanımız başta olmak üzere bazı yönetici arkadaşlarımızın sağladığı hibe ya da emanet (borç) paralarla kulübün maddi gereksinimleri sağlandı. Bu arada çok yüksek olan faizleri düşürmek için ilgili banka ile çetin pazarlıklar ve münakaşalar sonrasında ciddi faiz indirimi sağlandı. Ayrıca, ödenen banka borçları yerine yeni kredi kullanma imkanı doğduğunda banka kredisi kullanıldı.YÜKSEK FAİZLİ BORÇYurt içinde kulübün kazandığı gelirleri ipotekler nedeni ile kullanamasak ta, iki yıl üst üste UEFA Avrupa Ligi’nde ön elemeleri geçip gruplardan da çıkınca hatırı sayılır gelirle elde edildi. Avrupa’daki başarı aynı zamanda, geldiğimiz ilk sezonda satamadığımız Henrique ve Adrian’ın da satılma imkanını doğurdu. Bütün bu uğraşlara rağmen gerek dolardaki kur artışı ve gerekse bankalara olan yüksek faizli borçlar ve bazı transferlerdeki isabetsizliklerden dolayı maalesef kulübün ekonomisini istenilen düzeye taşıyamadık. PROFESYONELLER DEĞİŞMEMELİ!Borsaya açık devasa bir ana şirket ve alt şirketleri olan Trabzonspor; kulübüne sevdalı, kulüpten maddi ya da manevi yarar beklentisi olmayan, tam tersi kulübe maddi ve manevi katkı sağlayacak olan ve yöneticilik vasfı olan yönetim kurulu üyeleri tarafından yönetilmelidir. Yönetim kurulu üyelerinin spor ile ilişkili kişiler olması tabi ki tercih edilir, ancak bence spora dair her konuya vakıf olma zorunlulukları yoktur. Zira, kulübümüzün bünyesinde değişik spor branşları vardır ve bu branşlarda yetişmiş profesyonel kişileri istihdam etmek gereklidir. Bu profesyonel kişiler, her yönetim değişikliğinde değiştirilemeyecek kalite ve kapasitede olmalıdır. Özetle; kulüp mutlaka kurumsallaşmalıdır. TARAFTAR ÇOK ÖNEMLİTrabzonspor, futbolun devrimci ruhu, İstanbul Saltanatını yıkan Anadolu Aslanları topluluğu, adalet savaşçısıdır. Trabzonspor’un özlenen günlerine ulaşmasının reçetesi; öze dönüş, birlik, beraberlik ve bütünlüktür. Bunlardan kasıt; yönetimi, taraftarı, sporcusu, çalışanı ve basını ile bütün camianın Trabzonspor çatısı altında kenetlenmesidir. Bu unsurlardan herhangi biri aksadığında istenilen başarıyı yakalamak mümkün değildir. Yöneticiler şeffaf ve kucaklayıcı olmalı ve kulüp menfaatlerini en az kendi menfaatleri düzeyinde korumalı, taraftarlar takımlarını hem iyi hem de kötü günde desteklemeli, teknik heyet ve sporcular aldıklarının karşılığını vermeli, basınımız ise haber yaparken konunun sorumlusunun bilgisine başvurmalı ve yapıcı-çözüm odaklı eleştiriler getirmelidir. Taraftar desteğinin ne kadar önemli olduğunu, şampiyon olduğumuz yıllardaki taraftar desteğine bakarak anlamak mümkündür.ÖNCEDEN İKNA!Bütün bunların ötesinde bana göre kurtuluşun en önemli unsuru öze dönüştür. Ülkemizin hem Süper ligi hem de alt liglerde faaliyet gösteren takımların çoğunda bizim altyapılarımızda veya şehrimizde yetişen sporcular varken, kendi takımızda bunların sayılarının çok az olması mevcut durumuzun en önemli nedenlerinden biridir bence. Yönetim kurulları günü kurtarmak için pahalı dış transferler yapmak yerine, alt yapıyı güçlendirip orada yetişen evlatlarımızı takıma monte etmeli ve bunlar istenilen düzeye gelene kadar ısrarla yanlarında durmalıdır. Yöneticiler seçim öncesi vaatlerini ve hoca alırken isteklerini buna göre dile getirmeli ve camia önceden ikna yoluna gitmelidir. Bu şekilde hem ekonomi kurtulabilir, hem de orta vadede şampiyonluklara abone olunabilir. Özeleştiri yapacak olursak, bizler son yılımızda bu konuda bazı adımlar atmaya başlamıştık, ancak bu adımlar geç kalmış ve yetersiz idi. AKLA HAYALE GELMEYECEK HATALAR!Başarının olmazsa olmazları birlik, beraberlik, bütünlük ve öze dönüştür. Bunu sağlayamadığımız sürece başarıyı yakalamak, başarıyı yakalayamadığımız sürece de kurtuluşa ermek mümkün değildir. Trabzonspor’un başarısı için herkes egosunu bir kenara bırakmalı ve yapabileceğinin maksimumunu, büyük bir samimiyet içinde yapmaya gayret etmelidir. Bunun aksi her tutum ve davranış; büyüklük unvanını ve şampiyonlukları Anadolu Kulüpleri ile paylaşmak istemeyen malum kulüplere rağmen, hem büyüklük ve hem de şampiyonluktan payını söke söke alan Trabzonspor’u yok etmek için bekleyenlerin işini kolaylaştırmış olur. Son iki sezondur taraflı tarafsız bütün spor otoritelerinin “bu sezon Trabzonspor mükemmel takım kurdu, şampiyonluğun en güçlü adaylarındandır” dediği takımızın aleyhine yapılan akla hayale gelmeyecek kasıtlı hakem hataları ile gasp edilen puanları sonrasında bırakın şampiyonluğu, zirveden çok uzaklarda kalmamızın arka planında yatan gerçek, yukarıda sıraladığım doğruları yapamayışımızdır.ADANA'DA FANATİK BİR CAMİ İMAMI...2015 yılının Nisan ayında Bilimsel bir toplantı için Adana’da bulunduğum bir dönemde, birkaç meslektaşımla birlikte Sabancı Merkez Camii’ni ziyarete gitmiştik. Camii ziyareti ve dini vecibelerimizi yapıp çıkmak üzere iken, ana kapıda nöbet tutan Adanalı güvenlik görevlilerinden biri “Beyefendi siz Trabzonspor Başkan Yardımcısı Yakup Aslan mısınız?” diye sordu. Ben de “Evet, ben düşündüğünüz kişiyim, hayırdır İnşallah” deyince, görevli de bana “Abi, Camimizin hocası fanatik bir Trabzonspor taraftarıdır, müsaade ederseniz ona sizin burada olduğunuzu haber vereyim, sizinle tanışmak ve görüşmek onun çok hoşuna gidecektir” deyince kabul ettim. Hemşerimiz olan hocaya haber verildi ve bordo-mavi kravatlı hocamız geldi. Çok mutlu olan hoca bizi, bir sanat şaheseri olan minareye çıkartı ve camii hakkında detaylı bilgi verdi. Takımımızın yılda en az bir maçını seyredebilmek için Adana takımlarından birinin Süper Lige çıkması için dua ettiğini belirten hoca, camii cemaati ve görevli personel ile resimler çekildikten sonra vedalaşarak ayrıldık. Umarım takımımız diğer şehirlerde de, Adana’da da ilanihaye maçlar yapar ve çok başarılı sonuçlar alır. Yakup Aslan kimdir1961’de Çaykara’da doğdu, İlk ve Orta öğrenimini Trabzon’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Niğde’nin Bor ilçesinde Pratisyen Doktor olarak görev yaptı. 1988 ile 1993 tarihleri arasında KTÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda tamamlayarak Uzman oldu. Şubat 1995’te Yenidoğan Yoğunbakım Ünitesi’nin kuruluş ve yürütülmesi görevini üstlendi. 2010-2014 yılları arasında Trabzon Tabip Odası Başkanlığı yapan Aslan’ın biri kız ve 5’i erkek olmak üzere 6 çocuğu vardır.
KREDİBİLİTE NEGATİF!İbrahim Hacıosmanoğlu ile yaklaşık 10 yıl öncesine dayanan bir dostluğumuz ve 2008 yılındaki Genel Kurul’da da birlikteliğimiz vardı. Mayıs 2013’te yapılan Olağanüstü Genel Kurul’da göreve seçildik, 2.5 yıl görev aldık. Yönetime geldiğimizde, Trabzonspor AŞ’nin kredibilitesi sıfır, hatta negatif idi. Öyle ki, hem Trabzonspor hem de 1461 Trabzon’un ileriye yönelik yayın gelirleri dahil bütün ekonomik değerleri ipotek altında idi. Önceki yönetim o dönemdeki oranların çok üzerinde faizlerle kredi almak zorunda kalmıştı.İLK TOPLANTI, İLK ŞOK!Kasada tek bir kuruş para olmamasına rağmen, hem sporculara hem de değişik kurumlara (esnaf, devlet vb) acilen ödenmesi gereken ağır borçlar vardı. Seçim sonrası ilk günde yaptığımız yönetim kurulu toplantısı esnasında görev bölümü dahi yapmamış iken, ilgili personel toplantıyı bölerek 2 futbolcunun borçlarının 1-2 saat içinde ödenmemesi halinde serbest kalacağını belirtmiş ve başkanımız toplantıya ara vererek 2 milyon Euro’ya yakın parayı kendi hesabından aktararak kulübü önemli bir problemden kurtarmıştı. BANKA KREDİLERİUzun bir süre kulübün bütün gelirleri ipoteklere karşılık bankalara gitti ve kredi kullanma imkanı da olmadığı için, başkanımız başta olmak üzere bazı yönetici arkadaşlarımızın sağladığı hibe ya da emanet (borç) paralarla kulübün maddi gereksinimleri sağlandı. Bu arada çok yüksek olan faizleri düşürmek için ilgili banka ile çetin pazarlıklar ve münakaşalar sonrasında ciddi faiz indirimi sağlandı. Ayrıca, ödenen banka borçları yerine yeni kredi kullanma imkanı doğduğunda banka kredisi kullanıldı.YÜKSEK FAİZLİ BORÇYurt içinde kulübün kazandığı gelirleri ipotekler nedeni ile kullanamasak ta, iki yıl üst üste UEFA Avrupa Ligi’nde ön elemeleri geçip gruplardan da çıkınca hatırı sayılır gelirle elde edildi. Avrupa’daki başarı aynı zamanda, geldiğimiz ilk sezonda satamadığımız Henrique ve Adrian’ın da satılma imkanını doğurdu. Bütün bu uğraşlara rağmen gerek dolardaki kur artışı ve gerekse bankalara olan yüksek faizli borçlar ve bazı transferlerdeki isabetsizliklerden dolayı maalesef kulübün ekonomisini istenilen düzeye taşıyamadık. PROFESYONELLER DEĞİŞMEMELİ!Borsaya açık devasa bir ana şirket ve alt şirketleri olan Trabzonspor; kulübüne sevdalı, kulüpten maddi ya da manevi yarar beklentisi olmayan, tam tersi kulübe maddi ve manevi katkı sağlayacak olan ve yöneticilik vasfı olan yönetim kurulu üyeleri tarafından yönetilmelidir. Yönetim kurulu üyelerinin spor ile ilişkili kişiler olması tabi ki tercih edilir, ancak bence spora dair her konuya vakıf olma zorunlulukları yoktur. Zira, kulübümüzün bünyesinde değişik spor branşları vardır ve bu branşlarda yetişmiş profesyonel kişileri istihdam etmek gereklidir. Bu profesyonel kişiler, her yönetim değişikliğinde değiştirilemeyecek kalite ve kapasitede olmalıdır. Özetle; kulüp mutlaka kurumsallaşmalıdır. TARAFTAR ÇOK ÖNEMLİTrabzonspor, futbolun devrimci ruhu, İstanbul Saltanatını yıkan Anadolu Aslanları topluluğu, adalet savaşçısıdır. Trabzonspor’un özlenen günlerine ulaşmasının reçetesi; öze dönüş, birlik, beraberlik ve bütünlüktür. Bunlardan kasıt; yönetimi, taraftarı, sporcusu, çalışanı ve basını ile bütün camianın Trabzonspor çatısı altında kenetlenmesidir. Bu unsurlardan herhangi biri aksadığında istenilen başarıyı yakalamak mümkün değildir. Yöneticiler şeffaf ve kucaklayıcı olmalı ve kulüp menfaatlerini en az kendi menfaatleri düzeyinde korumalı, taraftarlar takımlarını hem iyi hem de kötü günde desteklemeli, teknik heyet ve sporcular aldıklarının karşılığını vermeli, basınımız ise haber yaparken konunun sorumlusunun bilgisine başvurmalı ve yapıcı-çözüm odaklı eleştiriler getirmelidir. Taraftar desteğinin ne kadar önemli olduğunu, şampiyon olduğumuz yıllardaki taraftar desteğine bakarak anlamak mümkündür.ÖNCEDEN İKNA!Bütün bunların ötesinde bana göre kurtuluşun en önemli unsuru öze dönüştür. Ülkemizin hem Süper ligi hem de alt liglerde faaliyet gösteren takımların çoğunda bizim altyapılarımızda veya şehrimizde yetişen sporcular varken, kendi takımızda bunların sayılarının çok az olması mevcut durumuzun en önemli nedenlerinden biridir bence. Yönetim kurulları günü kurtarmak için pahalı dış transferler yapmak yerine, alt yapıyı güçlendirip orada yetişen evlatlarımızı takıma monte etmeli ve bunlar istenilen düzeye gelene kadar ısrarla yanlarında durmalıdır. Yöneticiler seçim öncesi vaatlerini ve hoca alırken isteklerini buna göre dile getirmeli ve camia önceden ikna yoluna gitmelidir. Bu şekilde hem ekonomi kurtulabilir, hem de orta vadede şampiyonluklara abone olunabilir. Özeleştiri yapacak olursak, bizler son yılımızda bu konuda bazı adımlar atmaya başlamıştık, ancak bu adımlar geç kalmış ve yetersiz idi. AKLA HAYALE GELMEYECEK HATALAR!Başarının olmazsa olmazları birlik, beraberlik, bütünlük ve öze dönüştür. Bunu sağlayamadığımız sürece başarıyı yakalamak, başarıyı yakalayamadığımız sürece de kurtuluşa ermek mümkün değildir. Trabzonspor’un başarısı için herkes egosunu bir kenara bırakmalı ve yapabileceğinin maksimumunu, büyük bir samimiyet içinde yapmaya gayret etmelidir. Bunun aksi her tutum ve davranış; büyüklük unvanını ve şampiyonlukları Anadolu Kulüpleri ile paylaşmak istemeyen malum kulüplere rağmen, hem büyüklük ve hem de şampiyonluktan payını söke söke alan Trabzonspor’u yok etmek için bekleyenlerin işini kolaylaştırmış olur. Son iki sezondur taraflı tarafsız bütün spor otoritelerinin “bu sezon Trabzonspor mükemmel takım kurdu, şampiyonluğun en güçlü adaylarındandır” dediği takımızın aleyhine yapılan akla hayale gelmeyecek kasıtlı hakem hataları ile gasp edilen puanları sonrasında bırakın şampiyonluğu, zirveden çok uzaklarda kalmamızın arka planında yatan gerçek, yukarıda sıraladığım doğruları yapamayışımızdır.ADANA'DA FANATİK BİR CAMİ İMAMI...2015 yılının Nisan ayında Bilimsel bir toplantı için Adana’da bulunduğum bir dönemde, birkaç meslektaşımla birlikte Sabancı Merkez Camii’ni ziyarete gitmiştik. Camii ziyareti ve dini vecibelerimizi yapıp çıkmak üzere iken, ana kapıda nöbet tutan Adanalı güvenlik görevlilerinden biri “Beyefendi siz Trabzonspor Başkan Yardımcısı Yakup Aslan mısınız?” diye sordu. Ben de “Evet, ben düşündüğünüz kişiyim, hayırdır İnşallah” deyince, görevli de bana “Abi, Camimizin hocası fanatik bir Trabzonspor taraftarıdır, müsaade ederseniz ona sizin burada olduğunuzu haber vereyim, sizinle tanışmak ve görüşmek onun çok hoşuna gidecektir” deyince kabul ettim. Hemşerimiz olan hocaya haber verildi ve bordo-mavi kravatlı hocamız geldi. Çok mutlu olan hoca bizi, bir sanat şaheseri olan minareye çıkartı ve camii hakkında detaylı bilgi verdi. Takımımızın yılda en az bir maçını seyredebilmek için Adana takımlarından birinin Süper Lige çıkması için dua ettiğini belirten hoca, camii cemaati ve görevli personel ile resimler çekildikten sonra vedalaşarak ayrıldık. Umarım takımımız diğer şehirlerde de, Adana’da da ilanihaye maçlar yapar ve çok başarılı sonuçlar alır. Yakup Aslan kimdir1961’de Çaykara’da doğdu, İlk ve Orta öğrenimini Trabzon’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Niğde’nin Bor ilçesinde Pratisyen Doktor olarak görev yaptı. 1988 ile 1993 tarihleri arasında KTÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda tamamlayarak Uzman oldu. Şubat 1995’te Yenidoğan Yoğunbakım Ünitesi’nin kuruluş ve yürütülmesi görevini üstlendi. 2010-2014 yılları arasında Trabzon Tabip Odası Başkanlığı yapan Aslan’ın biri kız ve 5’i erkek olmak üzere 6 çocuğu vardır.