Başka bir şekle koymak her gün güzel yüzünü,
Boyamak gözlerini bir siyah,bir maviye.
Tek seni hayal için süzerek batan günü,
Gece mehtaba dalmak,sen de dalmışsın diye….
Ne güzel söylemiş Faruk Nafiz Çamlıbel…Bir zamanlar nerelerde hangi hissiyatla ve ne durumda kurduğu cümlelerin şimdilerde sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılacağını,bazı yüreklerin yaralarını saracağını nereden bilebilirdi……Şimdi bir vefalı okuyan olarak görevimi yapmak istiyorum yüksek müsadenizle,evet sevgili okurlar unuttuysanız işte size kısa Çamlıbel yaşantısı.
İstanbul'da doğmuş (1898), ilk ve orta öğretimini Bakırköy Rüştiyesi ile Hadika-i Meşveret İdadisi'de tamamlamıştır Daha sonra Tıp Fakültesi'ne girmiş, ancak tamamlamadan ayrılmıştır Ati gazetesine girerek yazı işlerinde çalışmıştır (1917 - 1918) Aynı gazetenin temsilcisi olarak Ankara'ya girmiştir (1922) Çamlıbel sonraki yıllarda Kayseri (1922 - 24), Ankara (1924) ve İstanbul'da (1932 - 1946), çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yapmıştır
Daha sonra politikaya atılan Çamlıbel DP'de İstanbul Milletvekili olarak parlamentoya girmiştir (1946) 27 Mayıs 1960 askerî müdahalesine kadar aralıksız milletvekilliği yapan Çamlıbel, müdahale sonunda öteki DP milletvekilleriyle birlikte tutuklanarak Yassıada'ya gönderilmiştir 15 ay tutuklu kaldıktan sonra suçsuz görülerek serbest bırakılmış, sonraki yıllarını Arnavutköyü'ndeki evinde geçirmiştir Faruk Nafız Çamlıbel, bir gezi sırasında Samsun vapurunda ölmüştür (8 Kasım 1973)
Doktor olabilirmiş,siyasetçi,gazeteci de ama olmamış edebiyat,şiir insanı olmuş.Ve öleli tam 39 yıl…Koskoca bir ömür olmuş gidişinden arta kalan yıllar…Oysa o 75 yıl yaşamış ve daha küçük bir çocukken bile şiir yazmaya başlamış bir gün büyük bir şair olma kaygısını taşımadan.Ayrıca hatırlatmak isteri ki hecenin beş şairinden ve okul kitaplarımızın vazgeçilmez ismidir aynı zamanda.Hatırlar mısınız okul zamanımızdan Han duvarları şiirini? ben hiç unutmam!
Şöyledir bir iki cümlesi;
Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk,
Soğuk bir mart sabahı... Buz tutuyor her soluk.
Ne zaman duysam okul sıraları,suskun geçliğim ve ne alaka dersiniz şimdi ama annemin peynirli poğaçasını hatırlarım hep…Sonra sahip olduğumuz güzelliklerin ne kadar farkında olduğumuzun buruk endişesi…Evet sayın FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL bu da benim sana naçizane kelimelerimin hediyesi,nur içinde yat büyük usta….