RÖPORTAJ: Elif ÇAVUŞTrabzon şartlarında çoğunu rahatsız eden bir özgüvenle yıllardır alkollü mekan işleten tek kadın Nuray Dizdar..."Çoğunu rahatsız eden" derken ne demek istediğimizi anlamakta güçlük çekmiyorsunuzdur herhalde... Giderek daha da muhafazakar(!) örtüye bürünen Trabzon'da, eğlence mekanı işletmek öyle kolay bir iş değil.Hem de bir kadın olarak.Hem de tüm ötekileştirmelere rağmen dimdik durabilmek ve "Nuray Abla" olabilmek...Sadece örtü olarak muhafazakarlaşmanın bir de iç yüzü oluyor tabi ki. İşte bu kısım da Nuray Dizdar'ın hafızasında gizli... Bir gün kitaplaşacakmış bu notlar ama hiç isim olmayacakmış. "Biz rahat olamadık ama herkes rahat olsun" demek istiyor herhalde... Biz günümüzü konuştuk, Trabzon'un sosyal yapısını, değişimini, Arap müşterileri, evet yanlış duymadınız; Marina'nın Arap müşterilerini, Trabzon kadınını, erkeğini konuştuk... Ve baskının yarattığı yeni kültür; "dam muhabbetlerini"... KEŞKE 10 TANE MEKAN YANYANA OLSA Trabzon'un sosyal yapısını analiz edebilecek bir isimsiniz. Neler söylersiniz? Trabzon zor bir şehir. Özellikle sosyal anlamda zor bir şehir.Dedem başöğretmendi. Dedemin, 1923 yılında Trabzon Belediyesi'nin önünde şapkalı ve döpiyesli kadın öğretmen gurubuyla çektirdiği fotoğraf, Trabzon'un değişimini anlamak için önemli bir kaynak. O günden bugüne çok şey değişti tabi. Bugüne bakarsak herkes elini ayağını sosyal mekanlardan çekmeye başladı. İnsanların birbirlerini çekememezlikleri çok fazla artık. Başıma gelen olaylar da var, yaşadıklarım, gördüklerim, duyduklarım çok fazla... Ama tabi ki işimi bırakmayacağım. İşimi çok seviyorum. Devam etmeyi düşünüyorum. Keşke 10 tane mekan yan yana olsa. Samsun Atakum gibi. Herkes istediği mekana gitse yemeğini yese ve eğlense. Biz Trabzon'da önemli bir boşluğu kapatıyoruz. TRABZON'DA ÖKSÜKSENİZ KANSER OLDUĞUNUZ KONUŞULUYOR Belki de bu kadar sinirli bir insan topluluğu da olmayacağız... Tabi ki... Bir Ege'de bütün yüzler güler. Biraz havasından, biraz suyundan kaynaklanıyor tabi. Bizde bir fevrilik var. Kavgada bile birbirimize kim olduğumuzu soruyoruz. "Sen kimsin" diyoruz. Tabi ki büyükşehirlerde de ne olaylar oluyor. Ama büyükşehir bu olayları kamufle ediyor. Trabzon'da öksürseniz, kanser olduğunuz yayılıyor. Böyle bir şehir haline geldi Trabzon.Marina'ya geldiğim zaman 12 kişilik bir masa yapacağımı söylemiştim. Birbirlerini tanımayan insanların birlikte oturacağı bir masa... "Sen ne yapıyorsun" dediler. "Trabzon gibi bir yerde ortak masa olur mu" diye hayret ettiler. Her yerde oluyor da Trabzon'da neden olmasın. Bence alıştırmak lazım. Bunu bir gün yapacağım. Birbirlerini tanımayan insanlar muhabbet etsinler. BENİMLE BİR ÇAY İÇMEMİŞ İNSAN ARKAMDAN KONUŞUYOR Ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz peki? En çok dedikodu mu yoruyor sizi? İşinize odaklanınca bu tip konuşmalara ayıracak çok fazla vakit kalmıyor. "İnsanlar birbirine destek olmalı, köstek değil" diye bir laf vardır. Trabzon'da her sektörde bu "köstek" olayı çok fazla. İlişkiler tamamen birbirini kötülemek üzerine kurulmuş. Benimle oturup bir çay içmemiş bir insan beni ne kadar tanıyabiliyor da arkamdan konuşabiliyor. Sadece adımı biliyorsunuz ve yaptığım işi, özel hayatımı, kıyafetimi, fiziksel görüntümü eleştirebiliyorsunuz. Beni tanıyacaksınız önce sonra eleştirmeye hak kazanacaksınız. Bu herkes için geçerli. En sevdiğim iki söz "Sanane ve banane"...Ben herkese "karşımda bir insan var" gözüyle baktım. Bence başarı da bununla birlikte geldi. AKÇAABAT TRABZON'DAN ÇOK DAHA MEDENİ Giderek muhafazakarlaşan bir Trabzon'da alkollü mekan işleten bir kadın olmanın zorluklarını soruyorum aslında. 12 yıl önce açtığım bir bar vardı. O zaman gelen misafirlerin profili ile şimdikiler arasında çok fark var tabi ki. Baskıyla muhafazakarlaşan bir Trabzon'da bu tip yerlere gelen insan sayısı oldukça azaldı. Profil de değişti. İnsanlar ticaret yapıyorlar. AK Parti hükümeti ile insanlar iş alamama korkusu yaşıyor. Bürokrat, fişlenme korkusu yaşıyor. Bunlar gelmediği zaman çevreleri de gelmiyor doğal olarak. Kim geliyor; korkusu olmayan esnaf... Aileler artık evlerinde eğleniyorlar. Bunların arasında muhafazakarlar da var, içki de içiyorlar. Ama böyle umuma açık bir yerde görülmek istemiyorlar.Bizim derdimiz çok para kazanmak değil. Önemli bir boşluğu kapatıyoruz Trabzon'da. Akçaabat gibi bir yerde bana çok zorlanacağımı söylediler ama Akçaabat Trabzon'dan çok daha medeni. Ne kadar fevri olursa olsunlar, bir kadın işletmecinin bu tip mekanları yönetmesi düzen sağlıyor. 2,5 senedir Akçaabat'ta bu mekanı işletiyorum çok şükür henüz hiç bir olumsuz olay yaşamadık. Çok kolay çalışıyorum. Alkol ve sigaraya karşı alınan caydırıcı önlemler sizce ortamı nasıl etkiledi? Zamlar etkiliyor tabi ki. Ama zam yapıldı diye biz fiyatlarımızı değiştiremeyiz. Fiyatlar ya altı aydan altı aya ya da bir yıldan bir yıla değişir. Hatta indirim bile yapıyoruz. İstanbul'da valeye verilen paralara biz burada akşam yemeği veriyoruz. BURAYA MÜTEAHHİT GELMEZ İŞ ALAMAZ ÇÜNKÜ "Alkole zam geldi, siyasi anlamda da baskı var, biz artık içmeyelim" mi diyor insanlar, yoksa kendilerine nasıl bir alternatif yaratıyorlar? İçen insan ne kadar zam gelirse gelsin bırakmıyor. Daha önceki röportajımızda da size damlardan bahsetmiştim. "Benim en büyük rakibim damlar" derken tam olarak bundan bahsediyordum.Saklanacak, gizlenecek bir şey değil bu ama sonuç bu oluyor maalesef. Bir müteahhit buraya gelmez mesela. Neden gelmez. İş alamaz çünkü. Mesela size bunu söyleyenler var mı? "Gelmek istiyoruz ama iş alamama korkusu yaşıyoruz" diyen var mı? Var tabi ki olmaz mı. Hiç unutmuyorum. Bir kurumun sekreteri restoranımızda rezerve yaptırdı. Kapıya kadar geldiler ve "Aaa burası içkili restoranmış biz buraya giremeyiz" dediler. Ben de "Zorla içki satmıyoruz. İçkisiz menü de alabilirsiniz" dedim. "Sizin bardaklarınıza içki kokusu değmiştir" dediler. Bu çok ilginçtir. İnanamadım şaşırdım. Sosyal medyayı da aktif olarak kullanıyorsunuz. Sosyal medyada da insanlar alkollü mekanlarda artık masalarındaki içkileri kaldırarak fotoğraf çekiliyorlar... Korku psikolojisi sosyal medyayı da sarmış sarmalamış. Kendi karakterinden ödün vermemeli insanlar. Bunu yapmayan da var ama çoğunluk böyle... Sizin sosyal medyadaki paylaşımlarınız da oldukça cesurca... Çok tepki alıyor musunuz? Daha çok "megolaman" diyorlar. İşimle ilgili paylaşımlarımı eleştiriyorlar. "Bırakın yaptığınız işi başkaları övsün" şeklinde eleştiriler alıyorum. TURİZMDE HÜSRAN YAŞAYACAĞIZ Trabzon geleceğini turizme bağlayan bir şehir olarak önümüzde duruyor. Aslında bu konuştuğumuz konuları da ön planda tuttuğumuzda bir tezat oluşturuyor mu size göre? Gerçi Araplara hizmet veriyoruz ama bunun da bir dönüşümü olacaktır muhakkak... Araplar sanmıyorum ki bir 7 yıl sonra buraya gelsinler. Gelen bir turiste biz fahiş fiyatlar uygularsak o turist bunu fark eder ve bir daha gelmez. Rusları nasıl kaçırdık buradan. Hepsine "nataşa" gözüyle baktık. Gittiler buradan. Arapların bir yerde kalma süresi 7 yıl. 7 yıl fazla bir süre değil. Hüsran olacak. Turizmde bir hüsran yaşayacağız. Günü kurtarmaya çalışan turizmciler olduğu müddetçe biz hüsran yaşamaya mahkumuz. ARAPLAR DA ALKOL KULLANIYOR Arap turistlerden Marina'ya gelen oldu mu? Var. Alkol kullanan Arap turistler var, kullanmayıp yemek için gelenler de var. Hanımlarıyla birlikte geliyorlar. Peçeli bir şekilde yemek yiyorlar. Bir keresinde "Lütfen yüzünüzü açar mısınız, yemek yerken çok zorluk yaşıyorsunuz" dedim. O da "Bizi erkek olmayan bir yere alır mısınız" dedi. Ben de Marina'nın en ucundaki masaya oturtturdum ve hiç bir misafiri o bölgeye almadım. Kadın peçesini çıkarttı ve rahatlıkla yemeğini yedi. TRABZONSPOR'U DAVET ETTİM AMA GELMEDİLER Trabzonspor'da bu şehir için çok önemli. Eskiden yönetimler bu tür mekanlarda toplantılarını yapardı. Şimdi durum ne? Trabzonspor'dan Ersun Yanal'ı ağırladık burada. Başkan ve yönetiminden çok gelen olmadı. Yani bir İbrahim Hacıosmanoğlu gelmedi. Tabi ki ağırlamak isterim kendilerini. Hatta ben davet ettim ama icabet etmediler. Bu şehri hep üçken gibi düşünürüm ve en tepede Trabzonspor vardır. Peki farklı şeylerle karşılaşıyor musunuz? Hani derler ya "Alkol şişede durduğu gibi durmuyor" diye... Alkolle sarhoşluğa hiç inanmam. Düşünceler ve yapmak istedikleriniz alkolle ortaya çıkar. Alkollü bir insanın önüne bir pislik koysanız asla yemez. Onu bilir. "Bu kötü bir şeydir ben bunu yemem" der. Ama su satmıyorum burada. İyi için de var, içince farklılaşanlarda... Çok şık içen insanlar da var. KADININ SARHOŞLUĞU ÇEKİLMİYOR Mesela insanları izliyor musunuz? Şu nasıl içiyor ya da bu nasıl içiyor gibi... Bir kere kapıdan giren insanların ben ne içeceğini az çok tahmin ediyorum. Kadın-erkek fark etmez. Erkeğin sarhoşluğu çekiliyor da, kadının sarhoşluğu çekilmiyor. Kadın içkiyi kaldıramıyor. Alışmamış çünkü. Bünye taşımıyor. Ben bir bira ile sarhoş olanı da biliyorum, hiç sarhoş olmadan şahane içeni de biliyorum. Trabzon kadını içiyor mu peki? İçiyor, gayette iyi içiyor. Çok şık içen çiftlere bayılıyorum mesela... En çok ne hoşunuza gidiyor bir kadına en çok hangi içkiyi yakıştırıyorsunuz? Ben anason kokusuna bayılırım. Kadında rakıyı tercih ederim. Ne şiirler yazılmıştır bunun üzerine... Kahkahası gökyüzüne çıkan kadınlar var, ağlayanlar var, var da var... Nelere şahit oluyorsunuz değil mi? Bir gün bunları yazmayı düşünüyorum. Çok notlarım var hiç isim yok. 15 yıl oldu neler yaşadık. Bunları kitaba dökeceğim. Trabzon'un gece hayatı... Trabzon'un arka yüzü aslında sizin hafızanızda... Bu konuda herkese güven verdiğimi düşünüyorum. Belki de kadınların da buraya gelmesinin nedeni bu güven ortamıdır... Kesinlikle... Öğretmen gurupları, bankacı kadınlar, hatta ev hanımları geliyor mesela günlerini burada yapıyorlar. Çok hoşuma gidiyor. İnsanlar gelsinler eğlensinler. Sizi aynı zamanda mutfakta da görebiliyoruz. Marina'nın mezelerinde parmağınız var değil mi? Zaman zaman girerim mutfağa. Evde tek başıma yapıyorum burada lezzet ekibimiz var. İNSANLARI KARİDES VE KALAMARA DAHA YENİ ALIŞTIRDIK Bu işin kültürünü bilen insanların en çok dikkat ettiği şey de mezelerdir. Geniş bir yelpaze olmaması hep eleştiri alır. Burada durum ne? Atalay Ustamız bambaşkadır. Hacer hanım da çok temiz ve hijyeniktir. Mezelerde çok değişik tatlar yapmak istiyorum ama insanları karides ve kalamara daha yeni alıştırdık. Roka ve enginara yeni alıştırdık. İnsanların bir damak tadı var. Bunu derken Karadeniz'de bir yemek kültürü yok aslında. Bir Urfa'da Mardin'de öyle bir mezeler getirirler ki masanın örtüsü görünmez. Balık kültürümüz de çok az. Kalamar ve karidesi sevdik ama... Bu arada Marina Restoran el değiştirdi. Bu el değişikliği beraberinde farklı değişiklikler de getirecek mi yoksa aynı konsept devam mı edecek? Ali Lermioğlu ile başladık, sonrasında Burak Tonyalı ile çalıştık. Çok güzel işler yaptık. Burak Bey kendi işinden dolayı vakit ayıramadığı için devretmek istedi. Şimdi Nazan ve Hasan Akkurt Marina'yı devraldılar. Ben aynı şekilde devam ediyorum. Biz burada müzik yapıyoruz. Sahne ne ise misafir de odur. Kaliteli müzik yapmaya çalışıyoruz. Eylül ayında "Sonbarahar'a Merhaba" gecesi organize ediyoruz. Değişiklikler yapacağız. Aslında her ay ve her özel günlerde değişiklikler düşünüyoruz. Son olarak eklemek istedikleriniz? İnsanlar korkusuzca gelsinler, çıksınlar evlerinden... İşimizde iyi olmak için ekibimizle çok büyük uğraş veriyoruz. Herkesin de buna saygı duymasını istiyorum.
Röportaj
28 Ağustos 2015 - 12:14
Güncelleme: 28 Ağustos 2015 - 17:07
Trabzon'un gece hayatıyla ilgili dobra dobra bir röportaj
Trabzon'da uzun yıllar eğlence mekanı işleten Nuray Dizdar, Trabzon'un sosyal yapısını ve gece hayatını Kuzey Ekspres'e anlattı...
Röportaj
28 Ağustos 2015 - 12:14
Güncelleme: 28 Ağustos 2015 - 17:07
İlginizi Çekebilir