CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tehdit etmesiyle gündemde olan Alaattin Çakıcı'nın 5 yıl önce de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye hakaretlerde bulunduğu ortaya çıktı. Çakıcı'nın Kılıçdaroğlu ile ilgili sözlerine sahip Bahçeli, son yaptığı açıklamada "Alaattin Çakıcı dava arkadaşımdır" ifadesini kullanmıştı.Çakıcı, 5 yıl önce hapishaneden Bahçeli'ye yazıp, kamuoyu ile paylaştığın mektubunda çok ağır hakaretler var.Bugün yaptığı açıklamada Kılıçdaroğlu'na "Beni öldürtsene" diyen Çakıcı, 5 yıl önceki mektubunda benzer şekilde "Bahçeli'ye sesleniyorum, yüreğin varsa beni öldürtürsün" ifadelerini kullandığı anlaşıldı.İşte Çakıcı'nın 2015 yılında Devlet Bahçeli'ye ağır sözlerle yüklendiği o mektubu:
BENİM ASLIM TÜRKTTÜR
“Sayın Devlet Bahçeli, seni elimde geldiği kadar kamuoyunda haklı konularda savunmaya çalıştım. Bunu kamuoyu da bilmektedir. Benim babamın tarafından anneanne tarafından her iki dedemin şeceresi Türk oğlu Türktür. Kan bağımda ne Rum ne de Ermeni kan bağı bulunmamaktadır. Devlet arşivlerine girip araştırabilirler. Benim şan ve şöhrete hiçbir ihtiyacım yok. Bugüne kadar hiçbir hükümete ne yalakalık ne de köpeklik yapmadım. 12 Eylül evvelki bütün Ülkücü kardeşlerimle hep şeref duydum. Ölene kadar da o dönemki arkadaşlarım benim için bir şeref vesilesidir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Haziran seçimlerinden evvelki ülke ile ilgili bazı oluşumlarını çok ağır şekilde tenkit ettim. Kendisini bile bile tahrik ettim. Son operasyonlardan sonra Türk Milletine namus sözü verip Devletimizin düşmanlarıyla son zamanlarda yapmış olduğu mücadeleyi kamuoyu bilmektedir.
DEVLET ADAMLIĞI BU DEĞİL
Bir evvelki açıklamamda “millete verdiği sözün arkasında durursa Rabbim onun yanında olsun. Milleti kandırıyorsa Allah bildiği gibi yapsın. Allah insanı rezil de eder vezir de eder. Kavram geniş” dedim. Bu cümleleri kullanırken Sayın Cumhurbaşkanımıza asla yalakalık yapmam. Yalakalık yaptığımı zannediyorsa onun adamlığından şüphe ederim. Şimdi beni iyi dinle. Sen de omurgasız Yıldırım Tuğrul Türkeş gibi, sen de onun babasının mirasını yiyorsun. Hangi şehit Ülkücünün ailesini sordun. 12 Eylül evveli ceza yatmış binlerce Ülkücünün hangi sorunu ile ilgilendin. Demokrasiden bahsediyorsun, parti içinde tek adam, tek lider, bir diktatör gibi işine geleni, lafından çıkmayanı koruyorsun. Seni eleştirene dünyadan izole olmuş, sırtını dünyaya çevirmiş hâlâ Sovyetler’in kontrolünde olan Orta Asya’dan başka bir yeri gözün görmüyor. Devlet adamlığı bu değil.
YÜREĞİN VARSA BENİ ÖLDÜRTÜR
Bu sözlerim Türkiye’de hiçbir Ülkücüye değildir. Bir MHP’liye değildir. Sözlerim sadece senin şahsınadır. Bilgisayar başında insanlara laf söylemek erkeklik ve yiğitlik değildir. Senin adına biri açıklama yaparsa onun ve senin özeline girerim. Şimdi beni iyi dinle, duran değil de yürüyen Buda kılıklı. Allah yüzünden nuru silmiş. Nefsi için bu davaya hizmet etmiş insanların bu kutlu davadan çoğunu tecrit ettin. Birine dedin ki, “Keçi reklamı yapan artist”. Sen keçi değil, sizin oralarda çok olur teke yumurtası bile olamazsın. Beni dinle. Adamsan cezaevinde yatıyorum daha evvel de Sayın Cumhurbaşkanımızı tahrik ederek hapishanede beni öldürecek gücün yok mu dedim. Şimdi teke yumurtası olmayan sana söylüyorum. Teke yumurtası dahi olmayan yürüyen Buda kılıklı herif. Yüreğin varsa beni cezaevinde öldürtür.
TUĞRUL’DAN FARKIN YOK
Yakında Tekirdağ Adliyesi’nde mahkemem var. Adamsan beni orada yüreğin yetiyorsa öldürttürürsün. Alattin Çakıcı, senin ve bu dünyada kimsenin yalakası değildir. Sözlerim hiçbir MHP’liye ve Ülkücü’ye değil, senin şahsınadır. Bilgisayar başından bu yazdığım yazıyla ilgili senin dışında biri yorum getirirse onları derim ki “adamlık bilgisayarın başında galiz, onur kırıcı sözler söylemek onursuzluktur. Onurlu olan, mahkemede kafama mermiyi çakar. Doğruları konuşunca ülke ile ilgili işine gelince senin medya gurubunun Türkiye’ye servis yapıyor. Şu andaki devletin onurlu mücadelesiyle ilgili sözlerim seni rahatsız ettiği için sitelerinde yazıları kaldırtıyormuşsun. İnsan bu kadar küçülebilir mi? Bozacının şahidi şıracıdır. Yıldırım Tuğrul Türkeş ne ise senin de ondan bir farkın yok. SANA HATIRLATAYIM
Şehitlerin kanı üzerine kurulmuş partiyi her gün küçültüyorsun. Dinle sana bir şey hatırlatayım. Yıllar evvel seni dövdüler. Biliyor musun Vahit Kayrıcı, Tekin Küçükali, Alattin Çakıcı İstanbul’da üçü bir arada konuşarak Vahit Ankara’ya gelerek seni dövenin başını gözünü kırdı. Sen o kadar vefasız adamsın ki bak bu olaydan kimlerin haberinin olduğunu şimdi öğreniyorsun. Ama sen ikinci dönem Vahit’i ikinci sıraya koyarak seni dövdüreni birinci sıradan milletvekili yaptın. Seni dövdüren arkadaşımıza hiçbir lafım yok. Hak etmişsin ki dayağı yemişsin. Yürüyen Buda kılıklı teke yumurtası, olmayan efendi. Ne Sayın Cumhurbaşkanımızın, ne AK Parti’nin Türkiye’de ne senin ne de hiç kimsenin yalakası değilim. Ben doğru bildiğimi sonunda ölüm de olsa söylememek benim için namussuzluktur. Kamuoyuna saygılarımla.”
CANİ’Yİ SEN ASAYDIN
Çakıcı mektubun sonunda bir de not yayınlayarak şunları söyledi: “Yürüyen Buda kılıklı efendi, 129 milletvekilin varken ülkemizi kan gölüne çeviren Ada’daki Zerdüşt Peygamberinin idam edilmemesi için niye şerh koydun? Yıllar sonra Erzurum’da ipi kalabalığa atarak “iktidar bu iple Ada’daki caniyi assın” diye feryat ettin. O kadar vatanseverdin, milletime gönül vermişim diyorsun idamına şerh koyup idam edilmemesinin en büyük günahın sahibi en olmana rağmen idam kalkmışken utanmadan artistlik yapıp ipi kalabalığa atıyorsun insan omurgalı olur. Sana daha ne söyleyeyim.”