Televizyonlarda, gazetelerde ve belki de çevremizde zaman zaman karşımıza çıkan ve çoğu zaman midemizin bulanmasına sebep olan haberlerden birisi elbette ‘’Aldatma’’ başlığı altında olanlardır. İnsanoğlu birçok tepki gösterdiğini sandığı olaya, aslında kendi başına gelene kadar gerçek tepkisinin ne olacağını bilemez. Umarım böyle bir durumda kalmak zorunda olmaz hiçbirimiz. Bu hafta okuduğum, gördüğüm haberlerin birkaçında aldatma başlığının çeşitliliğini görünce bu yazıyı yazmak kaçınılmaz oldu. Tüm samimiyetimle söyleyebileceğim ve beni tanıyan insanların da altına imza atacağı bir durum var ki, oda gerçekten çok açık görüşlü bir adamımdır. İnsanları dili, dini, ırkı, cinsiyeti, siyasi görüşü, tuttuğu takımı, cinsel tercihi vs. gibi durumlarına göre yargılamam asla! Beni ilgilendiren kısımları insanlıklarıdır. Ama aldatan bir kişiyi insan sıfatıyla şereflendirmek benim için dahi zor bir durum.
Şehvet insanın en büyük güçlerinden, aynı zamanda zayıflıklarından birisidir! Bazı zamanlarda hayatınızın yönetimini tamamen eline geçiren bu duygu hayatınızı tuz buz edebilme yeteneğine de sahiptir. Kontrol edilmediği sürece sizi nereye sürükleyeceği asla belli olmaz. Kalbinizde yer alan insanların hayatınızdaki önemi zamanla azalabilir. Bunun yanı sıra bazı durumlarda bir inkarın eşiğine sizi sürükleyen yine bu sevgi azalması durumudur.
İnsanlar bir süre önce sevgisinden deliye döndüğü kişiyi, bir zaman sonra sevmediği hatta, nefret ettiği kişi olarak görebilir. Sonuçta iki kişi arasında yaşanan şeyler sevginin doğmasına sebep oluyorsa, kaybolmasına da sebep olabilir. Hayatınızda birisi varken başka birini görüp yolunuzun şaşması da mümkündür. O zaman makul bir fikir yürütüp ilişkinizi sonlandırmak, sonrasında hayatınıza devam etmek en doğrusu. Ama yok, ‘’ben bir koltuğa iki karpuz sığdırırım’’ diyorsanız; gün gelir o karpuzlar elinizde patlar, dünyayı tersten görürsünüz.
Aldatma işinin kadını, erkeği yok. Aldatan kişinin şerefsizliğini anlatmaya yarayan bir cümlemde yok. Aklımın almadığı konu bir gün eşinizin koynuna girerken, sonraki gün sevgilinizin koynunda hazdan haza geçmeyi nasıl kaldırıyor mideniz? Yahu mademki sevgin bitti, boşan git ondan sonra ne … yersen ye! Çoluk çocuğum ne olur? Ailemi, yuvamı yıkmak istemiyorum gibi bahanelerini de kendine sakla. Zaten yıkılmış bir yuvayı haysiyetten mahrum beynin kurtarmaya yetmez.
Bir de başka türlü aldatmalar var. Onlardan birisini bu hafta okudum. İngiltere’de bir kadın kocasının eşcinsel olduğunu 10 yıl sonra öğrenmiş. Haliyle dünyası başına yıkılmış ve boşanmışlar. Verdiği demeçte en çok dikkatimi çeken şey şuydu
- Beni 10 yıldır kullanmasını bir türlü hazmedemiyorum!
Haklı! Eşcinselliğinden utanman ve bunu gizlemeye çalışmak için, bir kadının duygularıyla oynaman hakikaten hazmedilecek bir durum değil. Yahu insan gay olabilir saygım sonsuz ama bu durumdan kendince kendini korumaya çalışmak ve bunu yaparken bir kadının duygularını hiçe saymak sapkın bir beynin işi.
Yani demek o ki; aklında ve kalbinde artık sevgiden eser kalmamışsa medeni bir biçimde yollarını ayır. Küçücük bir hazza sebep, kimsenin, kimsenin hayatında silinemeyecek izler bırakmaya hakkı yok. Ben karda yürür izimi belli etmem sana ne be adam diyorsan sana son bir tavsiye. Bedeninin hazzı için ruhunu satan kişi iki dünyada da huzur bulmaz.