İnsanoğlunun sevgi eşiği bazen haddini aşıp zamansız depremlere yol açabilir.
Her ne olursa olsun geride bıraktığınız hayatta, nasıl acılar çekmiş olursanız olun, kendinizi aşık olmaktan alamazsınız.
Çünkü insanın en önemli gıdasıdır sevmek. Hayatınızdaki herkesi sıradanlaştıran ve gerçek sevginin ne olduğunu size anlatan birinin ‘’günaydın’’ mesajıyla uyanmak ne kadar güzeldir.
Hafta sonu programlarınız artık çok daha eğlencelidir. Bir bankta oturup denizi izlemek kadar kolay eylemlerle geçse bile, muhteşemdir!
Akşam iş çıkışında kahve içilecek mekanın bir önemi yoktur artık, önemli olan o kahveyi onunla içebilmektir.
Fotoğraf makinasını icat eden kişiye olan saygınız onun fotoğrafına her baktığınızda daha da derinleşir.
Düşünsenize ne güzel şey sevmek, aşık olmak. Uçma hissi yaratır, içinizde uçuşan kelebeklerin her rengi aşkla bezenmiştir adeta.
Elini tutmak, ona dokunmak, öpmek… bir zaman sonra espri yeteneğinizin ne kadar geliştiğinin farkına vardığınızda artık onun gülüşüne de aşıksınız demektir. Ne güzel şey sevmek.
Peki mesafelerin bir anlamı var mı? Hiç sanmıyorum! ‘’Uzak diye bir yer yoktur’’ demiş yazar.
Haklı!
Çünkü: eğer seviyorsa insan bazen sesi bile yeter. Bir mesaj, bir fotoğraf, bir anı… Ayrıca ne kadar uzak olabilir ki insan kalbine?
Şaşkın bir yüz ifadesiyle size bakan sevgiliniz ne kadar uzak kalabilir hayatınızın merkezinden? Fedakarlık ettiğiniz kadar seviyorsunuz hayatta.
İşte bu yüzden özlemek güzeldir. Uzun zaman sonra yeniden karşılaşmanın verdiği heyecan, hangi şelalenin gücüne eş değer olabilir?
O kadar güçlü bir su debisi hiçbir nehirde yoktur. Sipariş ettiğiniz çayı onun sohbetiyle soğuttuğunuzun farkına varmamaktır aşk.
Aşk deyince düşünmeden edemediğim bir mesele daha var. Hani bazen filmlerde, bazen romanlarda okuduğumuz bir hikaye vardır.
Hiç görmediğiniz, dokunmadığınız birine koşulsuz aşık olabilir misiniz? Enine boyuna düşününce neden olmasın diyorum. Bir çok hikayeyi duyuyoruz; ‘’internette tanışan çift evlendiler’’ sanal dünya büyük bir gerçekliği hayatınızın içine sokabilir.
Her şeyden umudunuzu kestiğiniz anda, bir biçimde yollarınızın kesiştiği kişi hayatınızın aşkı olabilir. İlk yazışmaların ne kadar saçma ve gergin olduğunu düşünün, sonuçta mimik yok, beden diliniz yok, en önemlisi bakışlarınız olaya dahil değil.
Ama yine de güçlü bir bağ kurabilmek mümkün. Telefonda ilk konuşma, sesinin ruhunuza dokunuşu ve hayaller. Belki de daha birbirinizi görmeden evlilik hayalleri kuracaksınız. Hayal ya bu en mükemmelinden olmalı.
Londra’da bir düğün, İtalya’da romantik bir balayı sonrasında İzmir’in bir balıkçı kasabasına yerleşip mutlu ve uzun bir beraberliği orada tamamlamak. Bütün insanlar hayal kurar, ama hiç biri iki kişinin bir bedende ve kalpte aynı anda, aynı cümleleri kurduğu hayaller kadar romantik değildir.
Hayatta sevebilmeyi sürdürdüğünüz sürece yaşıyorsunuz demektir.
Şimdiye kadar okuduğunuz yazılarımda aşka bir öcü gibi baktığımı düşünebilirsiniz, benim asıl anlatmak istediğim. Aklınızla düşünüp kalbinizle sevdiğiniz sürece aşık olmak, dünyanın en güzel duygusudur. Bir biçimde bana bu satırların yazılmasını hissettiren neyse varlığı için sonsuz teşekkürler.